25 Eylül 2010 Cumartesi

Frank Rijkaard & Barcelona & Galatasaray


5 Haziran 2009 tarihinde Galatasarayımızın başına gelmesiyle hepimizde büyük sevinç uyandıran, Barcelona gibi olmak ! , Total Futbol Oynamak ! gibi beklentilere girmemizi sağlayan adam her geçen gün aşağılanmaya devam ediyor. "Evine dön" diyenlere "Ben zaten evimdeyim." diyen bir adam Frank Rijkaard. Peki bir yaz sabahında Galatasaray taraftarlarını sevince boğan bu adam her geçen gün neden bir çok kişinin kara listesine giriyor ? Bu konuda konuşabilmek için öncelikle Barcelona kariyerini inceleyebiliriz.

Hollanda Milli Takımı'na 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda oynattığı futbola rağmen, kötü geçen Rotterdam macerasının ardından 2003-2004 sezonunda yeni başkan Laporta'nın uzun zamandır başarıya aç olan Barcelona'nın başına Edmundo'yu geçirmesi çoğu cephelerden yoğun eleştiriler almıştı. Bu ve bunun gibi olaylar henüz 41 yaşındaki genç teknik adamın ne kadar baskı altına alınacağını açıkça gösteriyordu. Rijkaard'ın elinde geçen yılı 6. bitirmiş ve yeniden yapılanma içerisine giren bir takım vardı. Rüştü, Quaresma ve Ronaldinho gibi yeni yıldız transferler yapılmıştı. Lige Bilbao galibiyetiyle başlayan Barca 3 haftada 7 puan almıştı ve fena performans göstermiyordu ancak takımın ne belirli bir sistemi ne de taktiği olmadığı söyleniliyordu.

----------------Valdes----------------------

Reiziger-----Cocu------Puyol-----------Gio

----------------Xavi--------------------

--------Gerrard---------Ronaldinho----------

Luis Enrique--------------------------Saviola

-----------------Kluivert----------------------

Genelde maçlara çıktığı takım ufak değişikliklerle buna yakındı. Quaresma, Overmars, Marquez , Motta gibi oyuncularla takım destekleniyordu. Pas futbolunu oyunculara benimsetmeye çalışan Rijkaard bunu sahaya bir türlü yansıtamıyordu ve 3. haftanın ardından 4 hafta maç kazanamamasının ardından ciddi manada inişli çıkışlı bir döneme girmişti. 14. haftada Juan De Ramos'un Malagası'na 5-1 gibi ağır bir skorla kaybeden Edmundo'nun Barca'sı lider Real Madrid'in 10 puan gerisine 8. sıraya kadar gerilemişti. Oynanılan futbolun beğenilmemesi, savruk, takım görüntüsü vermeyen bir Barcelona görmek isteyen camiada çatlak seslerin başlamasına yol açmıştı. Kimilerine göre Rijkaard'ın gelmesi en başından beri hataydı. 15. hafta Nou Camp'ta Real'i konuk edecek olan Barca'nın olası bir yenilgisinde gönderileceği haberleri iyiden iyiye konuşulmaya başlanmıştı ki beklenilen olmuştu ve Barca evinde Queiroz'un Real'ine 2-1 yenilmişti. Barca bu skorla 13 puan geriye 11. sıraya kadar düşmüştü. Ancak beklenilen olmadı. Rijkaard görevine devam etti. 18. haftayı da 12 .sırada bitiren Rijkaard için bu belki de dönüm noktasıydı. Takıma Edgar Davids dahil oldu. Marquez ile Puyol ise tandemde birlikte daha sık görev almaya başladılar. Barcelona 19. haftadaki Zaragoza maçı ile bir şeylerin değiştiğinin izlenimini vermişti ancak 42 puanlı Real'in 18 puan gerisindeydiler. 2. devrenin başlaması ile birlikte gerçekten farklı bir havaya girmiş gözüken Barcelona, 21. haftadan itibaren müthiş bir seri yakaladı. 36. haftaya kadar olan 15 maçında 13 galibiyet 2 beraberlik alan Rijkaard'ın Barca'sı hem güzel futbol oynuyor hem de bir zamanlar 18 puan gerisinde kaldığı Real ile farkı sadece 1'e indiriyordu. Son 3 maçının 2'sini kaybetmesine rağmen Madrid'in de kötü performansı sayesinde 15. haftada yerden yere vurulan Barca ligi Valencia'nın ardında ikinci bitirmişti.

Yeni sezona ise ciddi bir revizyon ile başlamak istiyordu Rijkaard. Buna binaen, Kluivert, Reiziger, Quaresma, Cocu gibi oyuncuları gönderirken yerlerine Deco, Eto'o, Guily, Larrson, Belletti ve Maxi Lopez gibi oyuncular aldırmıştı. Rijkaard'ın aşısı ciddi bir şekilde tutmuştu ve takım seri galibiyetler alıyordu, oynanılan futbol, takım uyumu geçen yıla göre oldukça farklıydı.

--------------------Valdes--------------------------

Belletti-------Puyol----------Marquez------------Gio

------------------Motta(Gabri, Edmilson)------------

---------Xavi----------------------Deco------------

Guily------------------------------------------Ronnie

--------------------Eto'o----------------------------

Larrson, Slyvinho, Iniesta gibi oyuncuların da desteklenmesiyle sahaya bu şekilde çıkan Rijkaard'ın Barcası pasa dayalı futbolu oynayabileceğinin izlenimlerini açıkça gösteriyordu, keyif veriyordu. Şimdilerde gıptayla izlenilen Iniesta ise bu dönemde yavaş yavaş takıma monte edilmeye çalışılıyordu. 16 Ekim 2004 tarihindeki Katalan derbisinde Deco'nun golüyle önde olan Barcelona'da ikinci yarı yapılan oyuncu değişikliklerinde 17 yaşındaki genç Arjantinli Messi ile Iniesta birlikte oyuna giriyordu bu onun başarılarla dolu kariyerinin ilk adımıydı.


Artık başarılı günler geçiren Rijkaard o sezonu Real'in 4 ,3. Villarreal'in ise 20 puan önünde lider tamamlamıştı. 2. sezonuyla birlikte transferde söz sahibi olan ve istediği transferleri yapılan Rijkaard Etoo, Ronaldinho, Deco gibi yıldızlarla adeta şov yapıyordu. 2005-2006 sezonu ise tam anlamıyla muhteşemdi. La Liga'yı Real'in önünde 12 puan farkla şampiyon tamamlayan Barca, Real Madrid'i Bernabeu'da şov yaparak 3-0 yeniyor, Arsenal'i ise final maçında devirip Şampiyonlar Ligi'ni alıyordu. 2006-2007 sezonunda ise La Liga şampiyonluğunu aynı puanda bitirmelerine rağmen Madrid'e veriyordu.

Rijkaard'ın Barcelona kariyerini elimden geldiğince analiz etmeye çalıştım ve ortaya çıkan tablo bu. Kötü geçen ilk sezonun ardından istediği bölgelere yapılan transferlerle nasıl bir gelişim ortaya çıkardığı açıkça ortada. Messi, Inıesta, Krkic vs gibi yıldızların da kendisini göstermesinde Rijkaard'ın büyük payı olduğu da yadsınamaz bir gerçek.

Bir kıyas yapacak olursak ;

-----------------------Leo-------------------------

Sabri----------Servet------Gökhan(Neill)---------Balta

--------------Topal-----------------Sarp(Elano)------------------

Keita(Gio)-----------------Arda(Elano)----------------Kewell(Arda)

-------------------Baros(Jo)------------------------------

Geçen sezonun genelini, bu ve bunun benzeri bir kadroyla tamamladık. Baros ve Kewell'ın sakatlıkları zaten bizi başarısızlığa iten nedenlerin başında geliyordu ancak, özellikle defans ve ofans bloğunda basan, ileri geri koşan, tekniği yüksek bir oyuncu eksiğimiz de bizim geçen yılki en önemli sorunlarımızdan biriydi. Elano bu görevi bir iki maç haricinde beceremedi. Ayhan ve Sarp'ın ise kotardığı maçlar sayılıdır. Sonuç olarak bu gibi eksiklikleri biz gördüysek Rijkaard da görmüştür bana göre ve Barcelona kariyerinde olduğu gibi gidecek ve kalacak oyuncular yönünde bir liste vermiştir. Barcelona kariyerinde ilk senenin ardından yaptığı revizyon ve oynanan futboldaki değişim açıkça ortada. Bizde ise ne yapıldı. Tamamıyla plansız bir program dahilinde hareket edilip sorunlar çözülemedi aksine sorunlar arttı. Servet'in iyi stoper olmasına rağmen Servetle olmayacağı açıkça görülmesine rağmen o bölgeye Ömer Toprak gibi, Serdar Kesimal gibi bir adam alınmadı. Sağ bek yedeğimiz Uğur gönderilirken o bölge doldurulmadı. Bunların hepsini geçtim, geçen yıl fazlasıyla sıkıntı çektiğimiz forvet bölgesine, ve blokları birbirine bağlayacak, çift yönlü çalışacak oyuncu konumuna kimse alınmadı. Adnan Polat :"Biz forvet alalım dedik. Rijkard istemedi." şeklinde bir açıklama yaptı açıkçası ben bu açıklamayı eksik buluyorum. Bana göre bir tercih yapılması istenilmiştir ve tercih sol bek yönünde olmuştur.

Sonuç olarak ;

-----------------------Ufuk----------------------------------

Sabri-------------Neill---------Servet-----------------Insua

--------------Cana-------------------Ayhan----------------

Pino----------------------Miso------------------------Arda

------------------------Baros--------------------------------

Elimizde şu an olan kadro bu. Geçen yıla göre kıyaslarsak kalite olarak çok farklı diyebilir miyiz ? Hayır. Ancak kesin transfer isteyen bölgelere ve kadro derinliği açısından gerekli alanlara transfer yapılmadığını görüyoruz. 3 yıldır devam eden sakatlık sorununa 3 yıl sonra sağlık ekibini değiştirerek ancak bir müdahale yapan yönetimin bu konudaki etkisini ise konuşmak bile istemiyorum. Eksik olan kadro derinliği yüzünden ne kadar sıkıntı çektiğimiz de açıkça görüldü.

Anlatmak istediğim Rijkaard'ın istedikleri yapıldığı zaman neler yapabildiği burada açıkça görülüyor. Biz tabii ki Barcelona kadar ciddi gelirlere sahip bir kulüp değiliz ancak hocanın istediği işler minimum düzeyde bile yapılamıyorsa ve kadro derinliği sağlanamıyorsa sahada oynanılan futbol kötü olduğunda da " Rijkaard go home" demek ne kadar mantıklıdır siz söyleyin ?

Hocanın isteklerini yerine getirirsiniz. [B][U]Zamanında[/U][/B] istediği transferleri yaparsınız, o ise istediğiniz, görmek istediğiniz futbolu oynatamaz o zaman lafınızı edersiniz. Total futbol oynamasını beklediğimiz, Rijkaard'ın bunu başarabilmesi için ona ne kadar yardım edildi ? Şimdi tarihte ödenilmeyen paralar ödenildi diyebilirsiniz ancak hepimiz biliyoruzki çoğu transfer istenilen adamlar olmadığından günü kurtarmak amacıyla yapıldı. Diğer takımların hocalarının istediği takımlar 1 Temmuz'da ellerindeyken Rijkaard'ın 1 Eylül'de elinde sakat futbolcuların çok olduğu, transferlerin yeni geldiği bir takım vardı. Örneğin Aykut Kocaman'a verilen imkanlar Rijkaard'a verilseydi sizce durum yine böyle mi olurdu ? Önce bunu sorgulamak gerek ve bunlara göre bir takım eleştiriler yapmak gerek. Eğer birşeyleri bekliyorsak ve olmasını istiyorsak hocamızın arkasında durmalıyız. Bugün Daum'u takımın başına getirsek belki direk kafaya oynatır ancak gelecek anlamında bize ne verebilir ? Bunları da düşünmeliyiz ve bana göre hocamızın arkasında durmalıyız.

Ek olarak; Barcelona'da yaptı diye burada da kesin yapar diye bir kaide yok diyenler çıkabilir. Ben elimden geldiğince olan durumları kıyaslamaya çalıştım ve ortaya bu tip farklar çıkıyor. Gerisi sizin yorumunuz. Ben hocamızın arkasında olmak, onun direktiflerini yerine getirmeyen yönetimin ise karşısında olacağım. Hep dediğim gibi Rijkaard'ı getirebilmek ne kadar büyük vizyon ise , onun isteklerini yerine getirmemek de o kadar büyük vizyonsuzluktur.

Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder