31 Ağustos 2009 Pazartesi

Biraz Mola...

Bir süre sizlerle olamayacağım görüşmek üzere...

30 Ağustos 2009 Pazar

AH HINCAL AH...


90 dakika yayından kalkınca ve Hıncal Uluç geri plana atılmaya başlayınca farklı yollardan gündem yaratmaya çalışıyor sanırım Hıncal Uluç. Ayşe Arman'a sex hakkında röportaj vermiş. Yaşadığı herşeyi anlatmış. Bizim ülke insanı hakikaten ilginç hele şu fotoğrafa ne denilir ki:)

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Saygılar...

Hayırlısı Olsun...

"Sözleşmemin bitmesine bir yıl kala eve dönüşü düşünme zamanın yaklaşmaya başladığını, ülkem İsveç ya da Danimarka'ya geri dönme imkanının mümkün olabileceğini düşünüyorum”

CANER ERKİN GALATASARAYDA...

Gelmesi artık kesinleşti ama dikkat ettiğim ve aşırı şekilde sinir olduğum bir olay var. Medya. Maraton sitesinin başlıkları:

28 Ağustos Cuma (Sabah): Caner için Galatasaraydan sonra Trabzonspor ve Sovyetov da devreye girdi.

28 Ağustos Cuma (Akşam) : Caner Trabzonspor'da. Fax yoluyla sözleşme imzalandı.

29 Ağustos Cumartesi ( Akşam) : Caner Galatasaray'da. Her konuda anlaşma sağlandı.

Sercan kesinleşince de benzer bir yazı yayımlayacağım. O kadar dönek bir medyam var ki ya da o kadar Galatasaray düşmanı bir medya var ki gerçekten kınıyorum. Neymiş: "bildirildi, iddaa edildi, belirtildi, söylentileri dolaşıyor, ileri sürüldü." Bunlar ne kardeşim... Elinde kanıtın yok salla işkembeden. Siz Fenerbahçe'ye yaranmaya devam edin bakalım nereye kadar...

Saygılar...

INTER 4-0 BERLUSCONI

"We're a team who is still searching for an identity and our growth must continue despite this defeat. We have the time and ways to do so. Tonight we started out very well, even though in attack we were not too brilliant, but the team played short between the departments, as well as solid and aggressive, and right now there are positive things..."

Leonardo maç bitiminde bunları söylemiş. Hala yeni bir kimlik arıyorlarmış ve bu yenilgiye rağmen bu devam edecekmiş. Farklı yollar denemeye de zamanları varmış. Çok iyi başladıkları maçın devamını getirememişler ama olumlu işler de yapmışlar diye devam ediyor. Berlusconi en son Inter'den geri kalır bir yanımız yok demişti. Kardeşim neden bu skor o zaman? Fenerbahçe- Galatasaray gibi bir durum da yok aralarında ki varsa ki kesinlikle Milan Fenerbahçe olur son birkaç yıl haricinde sürekli kazanan Milandı. Eze eze yenildi resmen Milan. Leonardo'yu da harcarlar böyle giderse. 2 gün var transfer yapmaları için. Bilmiyorum naparlar ama bişeyler yapmalılar. Yoksa taraftarları başta olmak üzere herkesi karşılarına alacaklar. He son olarak da tüm İtalya'nın da nefret etmeye başladığı Mourinho'ya bir koz daha. Bakalım hafta boyunca kime atıp tutacak?

Saygılar...

REAL MADRID 3-2 DEPORTIVO

252 milyon euro harcayan takımla hiç para harcamamış bir takım karşılaştı dün gece. Dünya transfer rekorunu kıran Ronaldo şimdiden başlamış bencilliklerine bu takımın yıldızı benim demeye çalışıyor ve kendisine oynuyor. İlk resmi golünü de atmış penaltıdan. Oyunun genelinde Real Madrid'in çok rahat olduğunu söyleyemeyiz. Çok iyi oynamadılar. Diğer yandan yedekleri de ciddi anlamda çok yeterli gözükmüyor. O kadar paramız var diyorsun neden gönderirsin ki Schneider ve Robben'i. Neyse yine de ilerleyen haftalarda takım oturduktan sonra durdurulmaları gerçekten çok güç olacak. Son bir not da Lassana'ya. Tüm dünya gündeminde oruç tutma meselesi varken oruç tutmasına rağmen ne ilk 11deki yerini kaybediyor ne de sırıtıyor. Gerçekten komplike mükemmel bir futbolcu 10 numara da yakışmış hani...

Saygılar...

30 AĞUSTOS...

Büyük zaferimizin 87. yıldönümünde vatan uğruna emek vermiş tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, savaşan bütün askerlerimizi ve Ulu Önder'imizi saygıyla anıyoruz...

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu olsun...

29 Ağustos 2009 Cumartesi

YETENEKLİ OYUNCULARI ETKİLİ OLAMAMIŞ (MUŞ, MÜŞ)

"Kazanmak için her şeyimizi ortaya koyduk. Tempolu, çabuk oynamaya çalışıyoruz. Hücum formatlarında değişiklik yapıyoruz. Geçen seneye göre yaptığımız bu değişiklik, çok kolay değil. İleride bunun meyvelerini göreceğiz. Bu akşam yetenekli oyuncularımız çok etkili olamadı. Ancak uzun bir maraton içinde bunlarla karşılaşmamız doğal"

Kendi evinde oynuyorsun ligin dördüncü haftasında 6. puanını kaybediyorsun ve yaptığın açıklama yetenekli oyuncularımız çok etkili olamadı. Futbol takım oyunudur diyen zihniyet nerede şimdi. Dünyadaki takımlar yetenekli oyuncularına mı bakıyor sadece bu yaptığın açıklama diğer futbolcularına da haksızlıktır. Sen koy bakalım Nobre'yi santrafora bak nasıl gol oluyor. Serdar hayatının en iyi performanslarından birini gösterdi yetenekli ayağın o da neden görmüyorsun. 18 gün sonra şampiyonlar ligi maçın var ve sen hala hücum formatlarında değişiklik yapıyorum mu diyosun. Bu zamana kadar nerdeydin be kardeşim demezler mi? Geçen yıl başımıza çıkartan hatta Rijkaard'dan daha iyi bile denilen Mustafa Denizli'yi seyircisiyle buluştuğu ilk maçta yuhaladılar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyorum. Mustafa Denizliyle de bu iş olmaz. Gerçekten modern futbola geçemedi hala geçen yıl ne kadar şanslı olduğunun takımların çok kötü seviyede olduğunun farkında değil sanırım. Olası bir Galatasaray mağlubiyeti çok daha olumsuz etkiler Beşiktaş'ı. Bu arada gruptan çıkarız demiş Mustafa Denizli. Sen böyle devam edersen ikinci sıfır vakası olarak bir kere daha tarihe geçersin Mustafa Hoca. Neyse kargalık yapmayalım di mi mazallah kızar falan...

Saygılar...

5 OLDU BAKALIM NEREYE KADAR...

Rakip farklı, kupanın adı farklı, oynanan stat farklı ama bu yıl 5. kez aynı olan bir şey var. Şampiyon Barcelona...

28 Ağustos 2009 Cuma

Uefa Avrupa Ligi Kura Çekimi Yapıldı...



Uefa Avrupa Ligi kura çekimi yapıldı ve Fenerbahçe ciddi anlamda kolay bir gruba düştü Galatasaray’ın grubuna ise orta şekerli diyelim. Kura çekimi esnasında ikinci torbadan bahsedilirken Galatasaray the previous winner demeleri gerçekten çok büyük gurur. Yaşar Mumcuoğlu’nun gelmesiyle de kura çekimi esnasında Türkçe konuşulması da gerçekten gurur vericiydi.


Rakipleri ve takımlarımızın tur şanslarını inceleyecek olursak ikisinin de gruptan çıkamamaları sürpriz olur açıkçası. Kadro kalitesi bakımından gruplarındaki takımlardan kesinlikle daha üstünler.


Galatasaray’ın rakiplerini konuşacak olursak Panathinaikos Yunan futboluna damga vurmuş bir takım ve ilk maçımız deplasmanda onlarla. Seyirci faktörü çok vahim sonuçlar doğurabilir. Hatırlarsanız zamanında Fenerbahçeyle eşleştiklerinde çıkan olaylardan dolayı Avrupa Şampiyonası ev sahipliğimiz güme gitmişti. Seyirci maçı provoke etmek için elinden geleni yapacaktır ama Galatasaray çok ciddi eksikleri olmadığı ve kötü gününde olmadığı sürece içerde de dışarıda da kaybetmeyecektir ve 4 ya da 6 puan alacaktır diye düşünüyorum. He bir de Cisse iki maç cezalı büyük ihtimalle bize karşı oynayamayacak. Dinamo Bukres’e gelince 90lı yıllardaki mali krizden kurtulmuş olmasına rağmen eski günlerine hiç dönemedi ve şu an Romanya’nın liderliğine oynayacak bir takım görüntüsünde değil. Niculae, Lobont, Tamas ve Bratu gibi önemli futbolcuları var ama Galatasarayla baş edebileceklerini düşünmüyorum. Diğer yandan ilk iki maçlarını seyircisiz oynayacaklar tabii bu bize yaramıyor orası ayrı. Son olarak da Sturm Graz. 2000-2001 sezonunda Şampiyonlar Liginde aynı grupta yer aldıktan sonra onlar da bizim gibi ciddi bir düşüşe geçtiler ve hatrı sayılır bir ilerleme kaydedemediler. Öyle ahım şahım bir oyuncuları da kadrolarında yok. Hatta tek tanıdığım futbolcuları da Beşiktaşlı Gordon. En dikkat çekici yanları da geçen yıl şanssız olarak yenildiğimiz Metalist’i eleyip Avrupa Ligi’ne kalmaları.


Galatasaray bu gruptan 13 puan civarında bir puan alarak çıkacaktır diye düşünüyorum. Dileriz bütün maçlarını kazanır ve hem ülkemize hem de kendisine yüksek puanlar kazandırır.


Fenerbahçeye gelince Galatasaray’a nispeten daha kolay bir gruptalar. Steaua Bukresle her iki takımımızın da görülecek bir hesabı vardı. Bakalım Fenerbahçe bu hesabı görür inşallah diyelim. Takımları inceleyecek olursak Steaua eski gücünden fazlasıyla uzak diyebiliriz. Radoi’i de kaybettiler. Yine de Goian, Nicolita, Ochirosii gibi iyi oyuncuları var. Herkes Twente daha güçlü dese de bence en ciddi takım Bukres takımı bu grupta rakip olarak. Twente’ye gelince geçen yıl normal üstü bir çaba göstererek ligi 2. sırada bitirdiler ama geleceğin Ibrahimovic’i olarak lanse edilen Arnatuovic’i ellerinde tutamadılar ve Inter’e kiraladılar. En belirgin özellikleri takım oyunu oynamaları ayağa pas oynamalarıyla rakiplerini yormaya çalışıyorlar maçlarında ama Fenerbahçe ciddiye aldığı takdirde Twente’den 4 puan çıkaracaktır. Son olarak Sheriff var yorum bile yapmak istemiyorum açıkçası küçümsemeye gelmez ama nolursa olsun 6 puan almalı Fenerbahçe bu takımdan. Fenerbahçe’nin 13 puan civarında bir puanla gruptan çıkacağını düşünüyorum.


İlk maçlar 17 Eylülde yapılacak ve Galatasaray Panathinaikos deplasmanına giderken Fenerbahçe evinde Twente ile oynayacak. Dileriz her iki takımımız da 3 puan ile başlar…


Başarılar Galatasaray ve Fenerbahçe…

Sercan Yıldırım ve Caner Erkin Galatasarayda...










Scoutgs'nin son haberine göre ikisiyle de anlaştık. Caneri satış opsiyonuyla kiraladık. Sercanı ise takas+para şeklinde aldık. Gerçekten çok önemli iki transfer gelecek adına. Harika bir jenerasyon geliyor gelecek adına. Rijkaard'ın elinde bu gençler dileriz çok iyi yerlere gelirler ve uzun zaman isimlerinden söz ettirirler. Başarılar Sercan ve Caner.

Hayırlı olsun...

UEFA AVRUPA LİGİNDEYİZ...

Maç hakkında söylenecek çok şey yok aslında. Leo Franco hariç Elano'nun hazır olmadığını düşünürsek yedek takımla çıktık. Neredeyse üçüncü takım vardı sahada. Yine de total futboldan birtakım izlenimler vardı sahada. Alpaslan'ın getirdiği topta güzel paslaşmanın sonucunda Barış topu ezmeseydi harika bir gol atacaktı Galatasaray. Yine Serdar biraz becerikli olsa Nonda da fantezi denemese ilk yarı farklı biterdi ama olmadı. Keşke yenseydik tabii ki ama rahatlık diyelim. Ama dikkat edilmesi gereken bir nokta var takım sonlara doğru oyundan çok düştü. Kaçıncı takım olursa olsun bu olmamalı. Frank'ın öğrencileri önlerindeki ilk engeli ortadan kaldırdı sıra gruplarda dileriz çok zorlayacak bir kura çıkmaz da rahat devam eder yoluna Galatasaray.

Başarılar Rijkaard, Neeskens ve öğrencileri...

ARJEN ROBBEN -------> BAYERN MUNIH...

Geçen gün Fergie'nin istediği yönünde bir yazı yayımlamıştık. Ama son haberler Robben'in artık Van Gaal'in öğrencisi olduğu yönünde. Manchester vazgeçti herhalde diyorum çünkü Robben'in ilk tercihinin Manchester olması çok daha mantıklı olurdu. Louis Van Gaal de artık 4-3-1-2 yani baklava modelinden vazgeçer sanırım. Almanya da başarılar Robben...

RODRIGO BARBOSA TABATA...



Öncelikle nolursa olsun hayırlı olsun diyelim. Sonra konuşalım doğru ya da yanlış bir transfer olduğunu. Yaklaşık bir ay önce Beşiktaş takımının bir yöneticisi Ronaldo transferini gölgede bırakacak bir yıldız alacaklarını söylemişti. Artık bilmiyorum kimden bahsediyordu ama sen böyle bir açıklama yapıp gider de 8 milyon euro! verip Delgado’dan daha yeteneksiz bir adam alırsan bu taraftar seni ne yapar bilemiyorum. Belki de her şeyi Fenerbahçe mahvetti tabii ki Galatasarayla birlikte. Ama hata kimdeydi gene Beşiktaştaydı tabii ki. Sen futbolcunun opsiyon hakkını umursama sonra da adam transfer edeceğim diye onu Antalyalarda hapset ve nihayetinde ikisini de elinden kaçır. Ardından git zamanında 6 milyon euro verilmesine rağmen vermediğin Serdar’ı İsmail’in takasında kullan üstüne de 5.5 milyon euro ver ve İsmail’i de yedek bırak. Mehmet Topuz’u alamamanın acısını git gerek olmamasına rağmen Nihat’ı almakla çıkar. Nihat da zamanında gönderildiği paranın nerdeyse iki katına alındı orası da var. Sonra geçen yıl 4.5 milyon euro verdiğin adamı kirala parasını da sen ver üstüne 4.5 milyon daha verip Ferrari’yi al. Kardeşim senin yabancı sorunun zaten var hücumunda da çok iyi Türk oyuncular yok hala gitmişsin yabancı defans alıyorsun. Tabii ki bir de Fink var. Cisse’den daha iyi diye alınan ama hiçbir farkı olmadığını gördüğümüz Fink. Cisse’nin şampiyonlar ligi tecrübesi olmasına rağmen Avrupa’da ilk maçına Beşiktaş formasıyla çıkacak olan Fink. Serdar’ı yok pahasına takasta kullanıp yerine alınan Erhan Güven de cabası.


Bu kadar yanlış bir transfer politikasını 1 aydır gündemde olmasına rağmen transferin bitimine 4 gün kala elindeki 10 numaranın sözleşmesini dondurup yerine 8 milyon euro verip Tabata’yı alarak devam ettirdi Beşiktaş. Şimdi o kadar çok nokta var ki bu transferde. Öncelikle Delgado parasını almaya devam edecekve bu 2 milyon euroluk meblağ da büyük zarar daha sonra Bobo ve Holosko’nun yedek kalması demektir bu transfer TSL için. Beşiktaş’ın kasasına şampiyonlar liginden giren paraların Antep’e bağışlanması demektir diğer yandan. Tamam Tabata kötü bir futbolcu değil kesinlikle ama bu kadar da etmez be kardeşim. Tüm Türkiye’nin gördüğünü sadece Yıldırım Demirören mi göremiyor acaba? Tabii o parayı veriyor sonra da geri alacak onun için sorun yok. İlerde Beşiktaş’ı zor günler bekler bu iş böyle devam ederse. Neyse nolursa olsun hayırlı olsun diyelim. Son olarak da Mustafa Hoca buldu 10.5 numarasını bakalım şimdi ne olacak?


Saygılar…

26 Ağustos 2009 Çarşamba

YAZIK...!!!


Her zaman alay etmişimdir kendi kalesine attığı gollerden dolayı. Ama Lugano'nun arkasını topladığını da göz ardı etmemişimdir hiç. Nolursa olsun 3 yılda birçok şey kazandırmıştır Fenerbahçe'ye. Avrupa'dan teklifler almasına rağmen gönderilmemiştir Aziz Yıldırım tarafından ama bu yıl zamanında yerine gelmiş olduğu Luciano'ya yaptıklarını şimdi de ona yaptılar. Geçen televizyonda şu Kiğılı mağazalarının sahibinin röportajını dinledim meğer Fenerde yöneticiymiş Edu ile sakatlığı geçtikten sonra yeniden anlaşacağız diyordu. Sanırım bu adam futbolcuyu mal yerine koyuyor. Parasını alamadan dönüyormuş Edu ve git Fifa'da hakkını ara demişler. Aziz Yıldırımla görüşmek istemesine rağmen görüştürmemişler. Ben burada sakatlandım ve beni adam yerine koymadan gönderdiler diyor ve bunun da Aziz Yıldırım yüzünden olduğunu Daum'un kendisini takımda istediğini de belirtiyor.

Ne demektir bunu bir futbolcuya yapmak? Luciano, Appiah ve şimdi de Edu. Galatasaray'a vefasız diyenlere sorsam acaba kaç tane futbolcuyu 35ine kadar oynatıyor Fenerbahçe. Onu geçtim yüksek paralar verdikleri adamları birkaç ay sakat diye kovup gönderiyorlar. Zaten Lucianoyla görüşmeyi deneseydi Edu hiç gelmezdi bence. Neyse yazık diyorum ben Aziz Yıldırım'a. Futbolcuları parayla satın alabildiği eşyalardan farklı görmüyor sanırım.

Saygılar...

Güle Güle Volkan Yaman...

Geldiğinde Orhan Ak'ın yerine alındığı için bayağı sevinmiştim. Hele ilk resmi maçlarında üst üste 2 tane frikik golü atınca yeni Carlosumuz gibi yakıştırmalar yapılıyordu. Daha sonra Hakan Balta neden alındı falan diye de düşünmüştüm hatta. Sonuç olarak ilk izlenimlerim tamamen tersine çıktı ve Volkan Yaman futbolunu geliştiremedi aksine geriledi Galatasarayda. Elinden geleni yaptı çok çalıştı ama olmadı Galatasaray forması bir boy büyük geldi Volkan'a. Eskişehirspor resmi internet sitesinden duyuruldu bu gece Eskişehir'e gidiyormuş Volkan. Sanırım artık Caner Erkin transferi de biter ve açıklanır. Herşey için teşekkürler Volkan adam gibi adam olarak geldin adam gibi adam olarak gidiyorsun keşke tüm futbolcularımız senin gibi olsa. Tabii ki dilerim takımındaki Ümit abin gibi açıklamalar yapmazsın şimdi...

Yolun açık olsun...

Yolun Açık Olsun NEDVED...

Dünya futbolunda en beğendiğim futbolculardan biriydi Nedved. Savaşçı futbolu üstdüzey tekniği ve etkili şutlarıyla komple bir futbolcuydu. 1994 yılında Trabzonspor'a gelmesine rağmen artık kim olumsuz rapor verdiyse bilmiyorum beğenilmeyip geri gönderilmiş bir isim. (Aslında kalsa da Trabzon'da çok duramazdı sanırım en ufak formsuzluğunda yemediği küfür kalmazdı) Çek Cumhuriyeti tarihinin de tartışmasız en iyi futbolcusu şu an. Kariyeri de gerçekten imrenebilecek başarılarla dolu. En büyük şanssızlığı da şüphesiz 2002-2003 şampiyonlar ligi finalinde cezasından dolayı oynayamamaktı. Juventus onun sayesinde onun üstün performansı sayesinde finale kalmış ancak ondan yoksun çıktığı maçta penaltılarla yenilmiştiama buna rağmen 2003 yılında UEFA tarafından Avrupa'da yılın futbolcusu seçilmişti. Kişisel internet sitesinden yaptığı açıklamada şunları söylemiş Nedved:

"Futbolcu olarak devam ettirdiğim kariyerime son noktayı koymaya karar verdiğimi belirtmek isterim. Son zamanlarda gelen birçok teklifi kabul etmeyerek futbol yaşantımı sonlandırmaya karar verdim. Artık zamanımı aileme, eşime ve çocuklarıma harcamaya karar verdim. Bütün kariyerim boyunca bana destek olan herkese ve taraftarlarıma teşekkür ederim."

Güle güle Nedved yolun açık olsun...

Nedved'in kariyer başarıları:
  • 5 Italya seri A Ligi: 1999/2000 - 2001/2002 - 2002/2003 - 2004/2005 - 2006/2007
  • 1 Cekoslavakya Şampiyonlar Ligi: 1992/1993
  • 2 Cek Cumhuriyeti Şampiyonlar Ligi: 1993/1994 - 1994/1995
  • 1 Çek Cumhuriyeti Kupası: 1996
  • 1 Kupa Galipler Kupası: 1998/1999
  • 1 Avrupa Süper Kupası: 1999
  • 2 Italya Kupası: 1997/1998 - 1999/2000
  • 4 Italya SüperKupası: 1998, 2000, 2002, 2003




KAZIM DA GALATASARAYLI?

Futbol için çok büyük ayıpların olduğu bu geceden sonra Diyarbakır camiasından birbirinden farklı sayısız ses yükseliyor. Diyarbakırspor taraftarları taraftar forumlarında maçın başında Kazım'ın yaptığı hareketten dolayı deli olduklarını ve bunu hazmedeyip maçın sonuna kadar olay çıkardıklarını söylüyorlar. Hatta bazı taraftarlar amaçlarının yönetimi indirmek olduğunu ve tek suçlunun da yönetim olduğunu söylüyorlar.

Pazartesi gecesi Fox Fubolu izlerken Aziz Yıldırım'ın açıklamalarını dinledim ve yıllardır sevmediğim bu şahsın açıklamalarını gerçekten takdir ettim. Onun yanında ise susan bir şey söylemeyen bir adam vardı. Aziz Yıldırım'a olaylar Diyarbakır'da çok fazla Galatasaray taraftarı olduğundan dolayı başlamış olabileceği sorulduğunda Aziz Yıldırım saçmalayın diyorken o adam orda susuyordu ancak ertesi gün her ne hikmetse susan adamın dili açılmıştı ve yaptığı açıklama şöyleydi:

"Olayları, büyük bir takımın taraftarları çıkardı. Emniyet yetkililerinin bunu bilmesi gerekiyordu. Rakip Fenerbahçe gibi büyük bir takım. Diyarbakırspor galip durumdayken büyük bir takımın bayrağı açılıyor. İşte ne olduysa o andan sonra oluyor. Dün yaşanan olayları kimse Diyarbakırspor'un gerçek taraftarlarına mal etmesin"

Senin stadında olaylar çıkıyor sen rakip takımın başkanının yanında tek kelime etmiyorsun nedense ve ertesi gün çıkıpta bunları söylüyorsun. Polislere saldıranlar da mı Galatasaraylıydı maç çıkışında? Taraftarlı deli eden o hareketi yapan Kazım da mı Galatasaraylı? Zamanında Nouma'nun Türkiye hayatını bitiren hareketi Kazım yapıyor tribün kuduruyor ve sonra suçlu olaylarla alakası olmayan yıllar sonra bu kadar iyi bir hava yakalamış olan Galatasaray. Sonuç olarak da tarafsız haber yapıyoruz diye ahkam kesen siteler yayın organları bu haberleri ellleyip pullayarak halka sunuyor. Yazıklar olsun hepinize yazıklar olsun. Çıkıp da hata bendedir demek bunları engelleyeceğim demek daha zor dimi. Zamanında Altay geldiğinde çıkan benzeri olaylar da Galatasaray yüzünden di di mi? Fenerbahçe'yi yenip iki kere teknik direktörlerini kovdurduğunuzda da Galatasaraylılar olay çıkarttı di mi? Böyle başkanlık olmaz. Böyle insanlık da olmaz. Sizin gibi insanlar, medya olduktan sonra da biz yerimizde saymaya devam ederiz böyle. Bir kere de söylediğinizin arkasında durun ve sorumluluk almayı tarafsız olmayı bilin. Bakın yerle bir ettiğiniz Türk futbolu nasıl yükseliyor.

Saygılar...

ROBBEN ----> MANCHESTER UNITED ?


Ronaldo'yu astronomik bir rakama sattıktan sonra yerini Valencia, Obertan ve Naniyle doldurmaya çalışıyor Kırmızı Şeytanlar. Çok başarılı olamadılar bu zamana kadar ve sanırım Fergie de böyle sürüp gidemeyeceğini anladı. Robben'e 29 milyon euroluk teklif götürdükleri söyleniyor Ronaldo'dan aldıkları paranın üçte biri yani. Robbende de yedek kalma korkusu yaşadığından sıcak bakıyordur bence teklife ve son dakika transferlerinden biri olabilir bu yıl Robben. Valencia'ya verdikleri paraya Robben'i almak da biraz olsun sevindirir sanırım Manchester taraftarını.

METİN OKTAY...

Hani derler ya kelimeler kifayetsiz diye... Küçüklüğünden beri Galatasaray'a gönül vermiş bir kişi için onu anlatmaya kelimeler bulmak gerçekten kifayetsiz. Bir futbolcu takımına en fazla neler verebilir diye sorsa biri bana ona direk Metin Oktay'ın hayatını incelemesini söylerim. Ne kadar biz canlı olarak izleyemesek de göremesek de harika bir insan olduğunun harika bir futbolcu olduğunun aksini iddaa edecek birini görmedim henüz. Dünya'nın kaç tane takımı 50 yıl önce oynamış futbolcusu için hala tezahürat yapıyordur kimbilir? Futbol tarihindeki kaç tane futbolcu kendisini bu kadar sevdirmiştir kimbilir? Elimden geldiğince Metin Oktay'ın yaptıklarını incelemeye çalıştım ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum:

1954 yılında Yün Mensucat takımından İzmirspor'a transfer olan Metin Oktay aynı sezon 45 gole imza atarak İzmir Profesyonel Ligi'nde gol krallığını ilan etti. Böylece Metin Oktay'ın gol krallığı dönemi başlamış oldu. 1955 yılında Gündüz Kılıç, Metin Oktay'ı 5 yıllık sözleşme karşılığında Chevrolet marka bir otomobil vererek sarı kırmızılı renklere bağladı.

Galatasaray'da oynamaya başladığında henüz 19 yaşındaydı. Fakat genç yaşına rağmen Galatasaray camiasına çabuk ısındı ve daha ilk sezonunda 19 gol atarak İstanbul Ligi gol kralı oldu. Bu sezonda Galatasaray İstanbul Ligi'nde şampiyon oldu. Arada 1961-62 sezonunu İtalya'nın Palermo takımında geçiren Metin Oktay, 1969 yılına kadar Galatasaray forması giydi.

Futbol hayatı boyunca Türkiye Ligi'nde 10 kez gol kralı oldu ve 217 gollük bir rekora imza attı. Ayrıca, 1962-63 sezonunda 26 maçta attığı 38 golle bir sezonda en fazla gol rekorunu kırdı. Bu rekor 1987-88'de 39 golle Tanju Çolak tarafından kırıldı.

Metin Oktay derbi maçlarının da büyük golcüsüydü. Fenerbahçe'ye tam 18 gol atan Metin Oktay, Beşiktaş'a da 32 gol attı.

Türk Futbol Tarihine ağları delen ilk futbolcu olarak geçti.

Transfer döneminde İzmirspor'un o gün için büyük bir tutar olan 30.000 TL'lik transfer teklifini, İzmir'e geri dönmek isteyen nişanlısının ısrarlarına rağmen, reddederek çok sevdiği kulübünde kaldı ve bu nedenle nişanlısından ayrıldı.

Futbol yeteneğinin yanı sıra beyefendiliği ve centilmenliğiyle taraflı tarafsız herkes tarafından sevilen, tüm futbol kariyeri boyunca sadece 1 kez kırmızı kart gören ve 36 kez A Milli Takım'da oynayan Metin Oktay bu formayla da 19 gol attı. Hayranlarınca daha çok 'Taçsız Kral' olarak anılan efsanevi oyuncu, Türk futbol tarihinde pek çok rekor kırdı:

  • En çok gol atan oyuncu (632),
  • Birkaç sezon aralıksız en çok gol atan oyuncu (11),
  • Tek sezonda en çok gol atan oyuncu (38),
  • Uluslararası bir müsabakada en çok gol atan Türk oyuncusu (19).

Taçsız Kral 1968-69 sezonunda futbola veda etti. Metin Oktay, futbolu bıraktıktan sonra yine futbolla ilgili çeşitli işler yaptı. 1969-70 sezonunda teknik direktör Toma Kaleperovic'in yardımcısıydı. Sarı Kırmızılı kulüpte yönetici ve menajer olarak görev yapan Metin Oktay'ın son görevi Milliyet gazetesi spor yazarlığı idi. Oktay, Galatasaray ve Bursaspor'da teknik adam olarak da görev yapmıştı. 13 Eylül 1991'de bir trafik kazası sonucu vefat eden Metin Oktay, Galatasaray Spor Klubü' nün efsaneleşmiş golcülerinden biridir. İsmi ölümünden sonra Galatasaray Spor Klubü'nün Florya'daki tesislerine verilmiştir

Bu tabii ki sadece görünen tarihi Metin Oktay'ın oysa daha bir çok şey kazanmış Galatasaray onun sayesinde. Ünlü futbol adamlarının söylemiş oldukları bunu açıkça ortaya koyuyor:

Orhan Ayhan (Zamanın spor spikeri ve gazeteci) : " Metin Oktay Galatasaray için inanın bir milattır. Sarı Kırmızlı takım çok büyük problemler yaşıyordu daha doğrusu halka mal olmamıştı. Metin Oktay'ın o nefis golleri, harika futbolu sahneye çıktıktan sonra, o bütün gazetelerin manşetlerinde yer almaya başladıktan sonra ve de sinemalarda Metin'in golleri seyredilmeye başlandıktan sonra tribünler tıklım tıklım dolmaya başladı ben de anlattığım maçlardan çok daha büyük heyecan duymaya başladım. E böyle bir adam sevilmeyecekte kim sevilecek? O sıralarda doğan çocukların büyük bir bölümüne inanın bana Metin ismi verilirdi.

Orhan Koloğlu (Gazeteci-Tarihçi) : " Metin'in gelmesi Anadolu'nun bütün insanlarını Galatasaray'a çeken bir unsur oldu. O zamanki anlayışla Galatasaray Lisesi çok takdir gören bir kurumdu şimdiki üniversiteye eşdeğerdi bu yüzden oranın yaptığı iyidir deniliyordu ama kendi içinden değil de dışarıdan gelen birisi ona çok daha büyük bir katkı yapıyordu bu gerçekten müthiş bir şeydi.

Bülent Eken (Eski Galatasaraylı futbolcu) : " Metin Türk futbolunda seyirciyi büyüten kişi olmuştur. İlkidir de. Tabii ki ondan sonra da gelenler oldu ama ilkidir ve en büyüğüdür.

Adnan Polat : " Ben Mecidiyeköyde Camspor diye bir takımda futbol oynuyordum. Şu an Alisamiyen'in orda mağazaların olduğu tarafta bir saha vardı biz kömürlü saha derdik oraya.Biz orda futbol oynardık. Metin Abi de oraya gelirdi çıktığında bizi izlerdi gelip bize hareketler gösterirdi .Tabii ki o sıralarda sadece Galatasaray değil tüm Türkiye Metin Oktay'a hayrandı. Bizim Metin Ağabey'e olan hayranlığımızdan Galatasaraylılığımız öne geçti yoksa düşünebiliyor musunuz ailem Beşiktaşlı, Beşiktaş semtinde oturuyorum bense deli bir Galatasaraylıyım. Bu Metin Ağabey'e olan sevgimden kaynaklandı. Beni Galatasaraylı yapan odur.

Reha Eken (Eski Galatasaraylı Futbolcu) : " Valla Metin Oktay'ın nasıl bir insan olduğunu tarif etmeye benim lisanım yetmez. Mükemmel bir çocuk, mükemmel bir Galatasaraylı, dünya iyisi bir kardeş. Metin Oktay geldiği zaman aynı mevkideydik. Galatasaray tarihinde 4-5 tane çok büyük santrafor oynamıştır ama hiçbiri ben de dahil Metin Oktayla kıyaslanamayız.

Doğan Koloğlu ( Eski Futbolcu - Gazeteci) : " Bir kere Fenerbahçe maçıydı İnönü Stad'ında oynanacaktı yanılmıyorsam. Santrafla hırlaştı ve kasti olarak vurdu. Sonra Fenerbahçe tribünleri Metin aleyhine küfre başladı. Metin tribüne dönüp eliyle öpücük gönderdi ve yeter anlamında ellerini kaldırdı, hatasını kabul etti ve Fenerbahçe taraftarından alkış aldı.

Daha neler neler var aslında. Herkesin söylediği gibi Metin Oktay Türkiye'ye mal olmuştu belki de Türk insanının futbola bu kadar bağlanma sebebi olmuştu. Teşekkürler Metin Oktay herşey için teşekkürler ne kadar yıllar geçerse geçsin kimse senin yerini alamaz kimse senin kadar sevdiremez kendini bizlere. Sen rahat uyu mezarında biz seni şarkılarımızla türkülerimizle marşlarımızla Galatasaraylılığımızla yaşatmaya devam edeceğiz.

Saygılar...


17 Ağustos 2009 Pazartesi

EVERTON 1-6 ARSENAL

İlk 4'e giremez dediler büyükler arasında yeri yok, transfer yapmazlarsa hiçbirşey olmaz, Arsene Wenger bu takımı kaldıramıyor dediler. Suskun Arsenal ise en iyi cevabı ligin ilk maçında güçlü Everton'a karşı oynadığı futbolla verdi. Bravo Arsenal bravo Arsene Wenger böyle devam.

2. Haftanın Panoroması

Bu hafta maçları pek izleyemedim ondan dolayı geniş analizler yapamıyorum her takım hakkında bu yüzden sadece skor ve golleri verebileceğim kusura bakmayın.

Trabzonspor 1-2 Diyarbakırspor
35' Giray 69' Tazemeta
90' Tazemeta

Ankaragücü 1-1 Manisaspor
90' Vassell 78' Isaac

Eskişehirspor 3-2 Bursaspor
45' Youla 61' Ömer Erdoğan
55' Youla 71' Sercan
72' Mehmet

Ankaraspor 1-1 Gençlerbirliği
90' Meye 2' Mustafa Pektemek

Kayserispor 1-1 Gaziantepspor
21' Aydın 81' Beto

Kasımpaşa 1-3 İBB
79' Moritz 45' Pavlik
56' İbrahim Akın
76' Ali Güzeldal

Fenerbahçe 3-0 Sivasspor
69' Kazım
80' Emre
90' Dos Santos

GEÇMİŞ OLSUN ALEX...

Geçmiş olsun Alex dileriz en kısa sürede sahalara dönersin ve takımını yalnız bırakmazsın.

Teşekkürler Galatasaray...

Maç başlamadan önce açıkçası farklı galip geleceğimiz sıradan bir maç olarak düşünüyordum bu maçı. Tabii ki heyecan yaratacak Elano vardı orası ayrı ama tribüne çıktığımda ısınan futbolcular arasında onu göremeyince ve hayal kırıklığına uğrayınca iyice sıradan olacağını düşündüm maçın. Ama Rijkaard bu farklı bir yüz getirmiş maça. Anons edilen ik 11’i duyunca bir an irkildim küçümsemeye gelmez sonuçta lig maçı dedim ama yine de içimde bir güven vardı Rijkaard’a karşı.

Neyse böyle düşünürken başladı maç. Kalede Franco defans dörtlüsü Uğur, Emreler ve Volkan önde Mustafa, Barış ve Arda ileri üçlüde ise Keita Kewell ve Baros vardı. İlk yarı genellikle sağ kanattan Keita ile akınlar denemeye çalıştık ama pozisyonlar biraz da Keita’nın bencilliğine kurban gittİ. Keita’nın bu futbolundan dolayı ilk yarı total futbolun bazı gereklerinden uzaktık. Ama topu ileri taşımamızdaki hız va çabukluk gittikçe belirginleşmeye başlamış bu açıkça görülüyordu. Tek yavaşlama Volkan’ın bölgesinde gözüküyordu hamleleri pasları oldukça yavaştı takıma göre. Nitekim yine de pozisyonlar bulduk özellikle Baros ve Barışla eğer biraz şanslı olsaydık maç ilk yarıdan kopabilirdi derken son dakikalara yaklaşırken Barış’ın yine kendisini çalım ustası zannetmesinden dolayı topu kaptırması ve devamında Volkan’ın Bangoura’ya ilk müdahalede yavaş kalması yine devamında Emre Güngör’ün yaptığı kademe hatası ve Leo Franco’nun çıkmamasından dolayı yediğimiz ilk atakta topu ağlarımızda gördük. İşte o an medya için önemli bir andı herkes maç böyle biterse diye düşünmeye başladı çünkü böyle biterse Rijkaard’a saldırmaya başlayacaklardı. Başlıkları bile düşünmeye başlamışlardı belki de derken Caner yetişti imdadımıza ve Keita’nın ortasında topa koluyla dokunarak penaltı kazandırdı. Son saniyede kazanılan bu penaltı ekmeğimize yağ sürdü açıkçası bir takım için olabilecek en kötü şeylerden biri 45.dakikada gol yemektir. Usta penaltıcımız Kewell her zamanki sakinliği, ağırbaşlılığıyla attı golünü. (Bu arada Deniz Çoban görmedi mi bilmiyorum ama penaltıda kural ihlali vardı yaklaşık 5 oyuncu cezasahasına girmişti)

İlk yarı böyle sonuçlandı fırtına öncesi sessizlik gibiydi adeta öyle de oldu. Keita ilk yarıdaki görüntüsünden uzaktı daha çok paslaşmaya yönelik oynuyordu Arda ve Kewell daha hareketliydi Uğur da iyi bindirmeler yapıyordu derken bu yılki en önemli artılarımızdan biri olan duran toptan bir gol daha bulduk. Hep söylediğim bir şey vardır Arda’ya korner kullandırmaktansa ceza sahasına sokmak her zaman daha avantajlı çünkü ne zaman ceza sahasına girse tehlike yaratıyor Elano geldiğinde Kewellla ikisi ceza sahasına girecektir ve daha çok gol şansı olacaktır bizim için. Kewell’ın ortasında aralardan vurdu kafayı Arda önce Baros’a çarptı daha sonra kaleciye ağlarla buluştu. Golü kime veririz tartışılır ama ilk vuruşu yapan Arda olduğu için Arda’ya yazılması doğru bence. Golün ardından Hakan Balta girdi oyuna Volkan yerine. İçimden bir ses diyor ki bu Volkan’ın son maçıydı. Son kere o duyguyu tattırmak istedi Rijkaard ona. Neyse ataklarımız kesilmiyordu. Müthiş bir hücum gücümüz vardı çünkü top kime gelse tehlike yaratıyordu derken Keita aldı Barışla verkaç yapayım derken kendini yerde buldu ve yine penaltı. Barış ben atcam Keita ben atcam derken Kaptan geldi Kewell’a bırakın dedi. Helal olsun sana Kaptan bu hareketin senin kaptanlığı ne kadar hakettiğini gösterir dileriz böyle devam edersin. Soğukkanlı oz büyücümüz için bu golü atmak da zor olmadı. Artık iyice rahatlamıştık oyuna da Barış yerine Ayhan girdi ve pas yüzdemiz arttı bu değişiklikle. Bu arada Ayhan’a bir parantez açmak istiyorum yaşayan bir efsanedir Ayhan. Kendini her geçen yıl o kadar geliştiriyor ki girdikten sonra yaptığı birkaç hareket ya da attığı akıllı paslar bile bunu göstermeye yeter. Bravo Ayhan böyle devam et. oyuna da Barış yerine Ayhan girdi ve pas yüzdemiz arttı bu değişiklikle. Bu arada Ayhan’a bir parantez açmak istiyorum yaşayan bir efsanedir Ayhan. Kendini her geçen yıl o kadar geliştiriyor ki girdikten sonra yaptığı birkaç hareket ya da attığı akıllı paslar bile bunu göstermeye yeter. Bravo Ayhan böyle devam et. Galatasaray atakları ve presi bu golle de durmak bilmedi Denizlispor yarısahasında yapılan pres sonucu Kewell kaptı topu Keita’ya güzel bir arapası verdi Keita Baros’a çıkaracak ve Kral’ımız siftah yapacak ligde derken Burak işimizi bozdu ve kendi kalesine attı topu. Bu gole Keita cidden üzüldü sanki ve bu çok mutluluk verici bir şey Baros da arkadaşının üzüntüsünü anladı ve yanına gidip sarıldı ona. Gerçekten bir çok böyle örnek vardı maçta çok güzel bir dostluk var takımda çok güzel bir arkadaşlık var. Ataklarımız devam etti ama başka gol bulamadık hele Baros’un kaçırdığı neydi öyle ama sağlık olsun diyelim stres içinde adam doğacak çocuğuna odaklanmış belli ki.

Genel olarak maça bakarsak 90 dakika boyunca hücum eden bir Galatasaray vardı. Zaten bu hücum gücüne karşı koyabilecek çok takım yok Süper Ligde. Bu yüzden asıl yapmamız gereken oynanmaya çalışılan sisteme biraz daha adapte olmaya çalışmak. Tek pas oynamaya dikine oynamaya daha da alışmak. Bu futbolun üstüne koyulabilecek çok şey var en basitinden Elano hala solumadı Galatasaray formasını. Rijkaard zaten bunların farkında ve ne zaman ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor her gün Galatasaray taraftarı ve camiası daha çok inanıyor ona daha çok güveniyor. Tüylerimizin diken diken olacağı günler yakındır gibime geliyor. Avrupa maçlarından sonra mutluluktan ağladığımız günler yakındır gibime geliyor. Tüm dünyaya Galatasaray adını duyurmak yakındır gibime geliyor. Avrupa’da bir kupa kaldırmak yakındır gibime geliyor. Kısacası tüm dünyanın söz edeceği, Galatasaray camiasının gururla söz edeceği, bize yeni yeni başarılar tattırabilecek olan takım hızla çıkıyor başarı basamaklarını.

Teşekkürler Rijkaard. Teşekkürler Neeskens, Puyol, Cuadrat, Arda, Keita, Kewell, Haldun Üstünel, Adnan Polat… Tüm Galatasaray camiasına teşekkürler siz böyle oldukça biz de her zaman yanınızdayız. Hiç kimse ne sizi ne de Galatasarayımızı karalayamaz biz arkanızda olduktan sonra merak etmeyin.

14 Ağustos 2009 Cuma

SUS ARTIK AHMET ÇAKAR!!!!

Yıllardır onu hep tartışmalı pozisyonları yorumlasın diye aldılar programlara ama o hep hemen hemen herşey herkes hakkında yorum yaptı. Ama onu da kirletemeyeceksin Ahmet Çakar. Bak bakalım Messi'nin sol bacağı olamaz dediğin yerden yere vurduğun adam hakkında bahsettiğin Messi neler demiş: ( Bu arada kimse yanlış anlamasın Messiyle Arda tabii ki kıyaslanmaz ama bu kadar da fark yok be kardeşim.)

Messi'ye Türkiye'nin en iyi futbolcusunun kim olduğu sorulmuş ve Messi demiş ki:

Şüphesiz Arda. Hem Galatasaray'da hem de milli takımda birkaç kez izledim. Çok yetenekli bir yıldız olduğunu düşünüyorum. Avrupa'da birçok takımın onu istediğini okudum ve duydum. Haksız değiller. Play Station'da futbol oynarken onu takımıma muhakkak alıyorum. Yaşıtlarım arasında yıldız diyebileceğim birkaç isimden biri. İspanya Ligi'nde olmasını isterim. La Liga birçok yetenekli oyuncunun forma giydiği bir lig ve Arda da burada oynamayı fazlasıyla hak ediyor.

Ahmet Çakar Messi senin hakkında ne der acaba sorsalar? :)

DENİZ NAKİ....

Şimdi düşünüyorsunuzdur kim bu adam diye: 1989 Düren doğumlu gurbetçi oyuncu FC Düren'de futbol hayatına başladı.2005 yılında profesyonel oldu,2007 yılında Leverkusen’e geçti.Aynı zamanda Almanya u19 ve u 20 kadrosunda bulunuyor. Şuan da Leverkusen'in ikinci takımında.U19 forması giyerken 15 maçta 9,U20'de ise 5 maçta 3 golü var.Teklif gelirse ilk tercihim Türk Milli Takımı'dır da demiştir kendileri. Ayrıca koyu bir Galatasaraylı olduğunu da belirtmiştir açıklamalarında. Aslında amacım Türk Milli takımının bir an önce harekete geçmesi gerektiğini belirtmek değil böyle konuşan bir adam aynı zamanda doğumuzda yeni bir devlet kurulması fikrini de sonuna kadar destekliyor uzun zamandır araştırıyordum bu adamı Galatasaraylıymış Türkiye'yi istiyormuş diye okuyunca çok sevindim ancak bu son söylediği ? Olmadı Deniz. Sen futbolcusun çok mu gerekliydi bu açıklamayı yapmak bence tüm kapılar sana kapanmıştır bu açıklamalarınla.

Saygılar.

BOBO - ST.ETIENNE?

Bana göre harika bir oyuncu. Fiziği iyi, süratli, iyi şut çekiyor ve teknik. Beşiktaşta Ekremle beraber en beğendiğim adamdır Bobo. Ya da adamdı mı diyelim artık? Geldiği günden beri çok şey kazandırdı beşiktaşa. Kapalı savunmaları aşmada gerçekten çok başarılıydı. Tek eksiği istikrarsızlık o da bence teknik direktörden kaynaklanıyor Bobo’yu koy forvete sürekli oynat bakın neler yapıyor ki giderse eğer bunu St. Etienne’de iken göreceğiz. Tarih 14 Ağustos bir ay sonra şampiyonlar ligi maçın var ve bana göre hücum hattındaki en iyi adamını satıyorsun. Yerine Batuhan’ı koyacağım böyle bir adamım var nolursa olsun kullanacağım diyorsan sana helal olsun derim ama yabanjı kontenjanı açmak için satıyorum diyorsan da iki üç yıl sonra Bobo Lyon’a 15-20 milyon euroya transfer olduğu zaman sana Beşiktaş taraftarları helal olsun demez de başka bişey der Sayın Mustafa Denizli… Hayırlısı olsun diyelim ama Bobo giderse gerçekten üzülürüm bir Galatasaraylı olarak. Genç yaşında keşfedilip Türkiye’ye gelebilen nadir futbolculardan biri Bobo dilerim Beşiktaş böyle bir hata yapacaksa da vazgeçer ve yapmaz.
Saygılar..

13 Ağustos 2009 Perşembe

Yine Bir Kiev Deplasmanı...

Yine bir Kiev deplasmanı bu kez diğerine göre oldukça önemsiz ama sadece bir hazırlık maçı. (Kiev deplasmanı deyince hep Cem Yılmaz geliyor aklıma sahi nedir bu Kiev deplasmanlarının Türk taraftarlar tarafından en çok gidilen deplasman olmasının sebebi? Cem Yılmaz'ın dediği gibi futbol aşkı mı yoksa... :) )O maçın görüntülerini izledim de nerden nereye ha kimler varmış o takımda şu an yarısı bile yok hatta 2 kişi var Volkan ve Hamit.

Neyse değişen de çok şey olmuş bu 4 yılda. Mesela Ukrayna'nın en önemli gol silahı yokları oynuyor artık bir zamanların en iyi golcülerinden biriydi ve Servet'e neler yapmıştı Kadıköy'de ama bu gece karşısında gördüğü her an ürktü "Ayıboğanımız"dan. 4-6-0 taktiğiyle başladık maça zaten eldeki kadro da bunu öngörüyordu sırtı dönük oynayabilecek bir santraforumuz yoktu çünkü.

Kalede ne kadar görmek istemesem de yerini doldurabilecek bir adamımızda henüz bulunamadığından katlanmak zorunda olduğumuz Volkan vardı. Defans 4lüsü Hakan Servet ve Gökhanlardan oluşuyordu. Önlerinde Ayhan Nuri Hamit Arda 4lüsü vardı nitekim bu 4lü olabildiğince yer değiştiler ve döndüler Tuncayla Nihat da katıldı bu futbolculara arada ve dinamik, basan, mücadeleci bir ortasaha görünümü oluştu. İşe yaradı mı? Fazlasıyla yaradı. Ukrayna ne zaman atağa çıkmaya çalışsa müthiş bir presle karşılaşıyordu ve maçın genelinde de bu pres sayesinde etkili pozisyonlara sokmadık onları. En etkili ilk atağımızı ortasaha bloğumuzun en arkasında gözüken adamımızla Ayhanla yaptık. Ukrayna uyanıklık yapıp ofsayt tuzağına düşürmeye çalıştı bu kadar komiği de amatör küme maçlarında olur ancak orası ayrı. Arkaya sarkan Ayhan topu az sürse o dakikada durum 1-0 olmuştu aslında. Devamında Hamitle iki şutumuz vardı etkiliydi ama kaleci izin vermedi. Bu arada Hamit demişken Hamit gerçekten müthiş bir oyuncu. Dünya çapında bir oyuncu. Herşeyi yapıyor basıyor mücadele ediyor top kapıyor çalım atıyor şut çekiyor. Daha ne yapsın. Hamitle milli takımımız gerçekten çok farklı oynuyor.

İlk yarıda ne kadar pozisyonlar bulmuş olsak da gerçek yüzümüzü ikinci yarıda gösterdik. Etkisiz Nihat yerine Sercan vardı sahada. Ayhan yerine ise Ceyhun. Sercan'ın girmesiyle hücumda daha çok görülmeye başladık ve Tuncay'ın yüksek mücadele gücü ve biraz da! şansı sayesinde ilk golümüzü bulduk. Devamında Arda'nın toparlanmamış savunmaya karşı yaptığı güzel ortayla ikinci gol ve Barcelonavari atılan üçüncü gol. Böyle bir golü uzun zamandır atamamıştık gerçekten Arda'nın Nuri'yi kaçırışı, Nuri'nin Sercan'a bekletmeden attığı pas, Sercan'ın genç yaşına rağmen ustaca attığı vücut çalımı ve Hamit'in ustaca vuruşu. Enfes bir goldü gerçekten. Devamında Kazım İsmail ve Halil girdi oyuna. Belki daha da atardık ama tempo düştü.

Maçta yıllardır görmeyi beklediğimiz çok şey vardı aslında. Mesela Sercan'ın Nihat'ın Nuri'nin Emre'nin yerini alması. Sercan daha yeni geliyor orası ayrı ama şu bir gerçek ki Nuri bu futboluyla Emre'den daha yararlı olur. Nitekim Emre gibi müzmin sakat da değil. Eğer Nihat eski formunu yakalayamazsa da şimdiden yerini dolduracak adamı bulduk bence. Keşke söylentiler doğru olmuş olsa da Sercan'ı Fergie istiyor olsa onun elinde bir dünya yıldızımız olur. Diğer yandan Gökhan'ın Galatasaraya gelmesi defanstaki uyumu güçlendirdi keşke zamanında Adnan Sezgin sol bek eksik deyipte Volkan'ı almak yerine Gökhan'dan vazgeçmeseydi ve ikisini birden alsaydı. Hem milli takım defansı fazlasıyla uyumlu olurdu hem de Sabri gibi bir işkenceyi çekmiyor olurduk. Ayhan'a gelince hep diyoruz ya yıllanmış şarap misali her geçen gün daha iyi. Özellikle birşey çok dikkatimi çekiyor sanki Ayhan yıllardır yapmak isteyipte yapamadığı şeylerin acısını çıkarıyor ve olmayacak yerlerde çalım atmaya boşa kaçmaya pozisyona girmeye çalışıyor başarılı da oluyor. Tek eksiği dikine oynama konusundaki eksikleri. Arda bildiğimiz Arda daha ne yapsın! Tuncay da iyiydi daha doğrusu iyi şeyler yapmaya çalıştı ama hazır değil bence bazen çok topu ezdi. Nihat kesinlikle hazır değil bu haliyle Beşiktaş'ta ve milli takımda yedek bile olamaz. Sonradan giren Kazım'ı anlatmaya hakkaten kelime bulamadım hiç. Yetenekli hatta belki de milli takımdaki en yetenekli adam ama bu kadar gamsız olunmaz be kardeşim. Orada 75 dakika oynayan Arda gelip defansına yardım ediyor sen yeni girmişsin iki geri koşmuyorsun ve gollük pozisyona giriyorlar. Ya da olmayacak iki güzel çalım atıyorsun devamında topu rakibe veriyorsun. İnşallah düzelir diyelim zira yaşı çok genç. Ceyhun da iyiydi gerçekten böyle bir oyuncumuz olduğu için şanslıyız defans ve önliberoya koy istediğin zaman sırıtmadan oynar. He bir de İsmail'e de milli forma hayırlı olsun az kalsın ilk asistini yapıyordu milli takımla Sercan az daha iyi kafa vursaydı.

Sonuç olarak; güzel futbol vardı bu gece. Milli takımımızdan ara ara gördüğümüz güzel futbollardan biri de bu gece sergilendi ve gelecek adına büyük umutlar verdi. Hiç sakatımız olmadan bir maça çıksak zaten herkes gücümüzü görecek ama işte 1.5 yıldır kısmet olmadı. Önliberoya Aurelio ve Topal forvete ise Semih'in gelmesiyle daha da iyi olacağız. Dilerim Bosna ve Belçika deplasmanlarından 6 puanı alırız. Zaten ordan 6 puan alıpta evimizdeki iki maçı kaybedersek bu şanssızlıktan sonra her kupadan çekilelim bence.

Saygılar...

11 Ağustos 2009 Salı

46 Saniyede İki Gol...

Hafta sonu futbol sahalarında belki de hiç görülmemiş bir olay yaşandı. Almanya Ligi'nde Bochum'un Borussia Mönchengladbach ile 3-3 berabere kaldığı maçta Mimoun Azaouagh, 46 saniyede iki gol atarak inanılması çok zor bir işe imza attı.

26 yaşındaki futbolcunun formasını giydiği Bochum evinde ilk yarıyı 3-0 yenik kapattı. İkinci yarıda dakikalar 50:21'i gösterdiğinde Azaouagh yaklaşık 18 metreden düzgün bir vuruşla farkı ikiye indirdi. Golün sevincini fazla yaşamayan İran asıllı futbolcu, bu golün üzerinden 46 saniye geçtiğinde bu kez 22 metreden nefis bir vuruşla skoru 3-2'ye getirdi. Daha sonra ise beraberlik için yüklenen Bochum 63. dakikada Sestak, ile aradığı golü buldu: 3-3. Gecenin kahramanı tabiki Azaouagh'dı sadece 46 saniyede bitmiş denilen bir maçı tersine çevirmişti üstelik birbirinin kopyası aynı golle. Tebrikler Azaouagh.

NOSTALJİ..

Yıllar sonra böyle bir kadro kurulmuşken hangimizin aklından geçirmiyor ki tarihin tekerrür etmesini. Mutluluk gözyaşları tüylerin diken diken olması çok şey yaşıyor insan bu dakikaları tekrar tekrar izleyince. Hani diyorlar ya bir uefa kupası aldılar diye merak ediyorum bunu diyenler aynı duyguları yaşamıyorlar mı bu dakikaları seyrederken. 7 tane türk vardı sahada bu maçta ve bu kupada yabancılar kadar türklerin de katkısı vardı. Dileriz o günler geri gelir ve tarih tekerrür eder. Teşekkürler Galatasaray bize bu mutlulukları yaşattığın ve yaşatacağın için...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Daum'un İntikamı!

Fenerbahçe ve Denizlispor’un isimleri aynı cümlede anıldığında ilk akla gelen tabii ki Galatasaray’ın mucizevi şampiyonluğu. Hele hele Daum’un da son maçı olması dün geceki maçı farklı derecede anlamlılaştırmıştı. Tabiri caizse bir intikam maçıydı bu maç Daum için. İntikamını alması çok da zor değildi aslında nitekim de öyle oldu.

Fenerbahçe yine her zamanki takımıyla çıktı sahaya. Ben gerçekten Fenerbahçe’nin bazı yönlerini anlayamıyorum mesela neden Honved maçında ilk 11’e yakın bir kadroyla çıktı hiç mi yedek oyuncu yok bu takımda 3 günde bir maç oynayacak bu takım hep aynı kadroyla mı çıkacak? Bilmiyorum eğer öyleyse ne kadar dayanırlar! Çok şanslı maçladı Fenerbahçe maça daha bir dakika dolmamış iken Alex yine üstün futbol zekasını konuşturdu ve muhteşem bir pas attı. Alex çok özel bir futbolcu gerçekten çok koşmuyor ama boş da koşmuyor yaptığı her hareket çok zekice. Bu muhteşem pası gol yapmak çok da zor değildi nitekim Guiza’da zorlanmadı. Bu golle Fenerbahçe rahat oynadı. Defans kurgusu herkesin de dediği gibi sorunlu Önder ve Bilica ağır adamlar dün gece çok iş düşmedi aslında ama Bangoura bayağı zorladı koştu mu kimse durduramadı kolay kolay biraz daha geniş alanlar bulsa arkadaşlarından iyi paslar alabilse daha da fazla zorlayabilirdi. Gökhan her zamanki Gökhan Türkiye’nin en iyi sağ beki herşeyi çok iyi yapıyor. Vederson da etkiliydi defansif açıdan biraz sorun yaşatsa da Bilica kademesine girmeye çalıştı ve fazla sorun olmadı Bangoura’nın bindirmeleri dışında. Diğer yandan Dos Santosla soldan iyi ataklar geliştirdiler. Cristian ve Emre de çok zorlanmadılar çünkü Denizlispor’un ortasahasında Fatih Yiğen’den başka adam yoktu. Bu arada Cristian daha güçlü bir takıma karşı oynamadı dikine pasları tek pasları oldukça iyi ancak yeterince sert bir ön libero gibi durmuyor zamanla göreceğiz. Emre ise takımın beyni rolünde iyiydi ama yine sakatlandı hep böyle olacak sanırım 2 maç oynayıp 3 maç duracak. Dos Santos ve Kazım’a gelince ikisi de çok etkiliydiler özellikle Alexle çok iyi anlaşıyor Santos. Kanat bindirmelerini sürekli yaptılar yalnız Kazım’ın bu gamsızlığından sıyrılması lazım biraz. Mesele her pozisyonda bir artist havası var rakibine karşı küçümser gibi bunu hoş bir davranış olarak görmüyorum. Dos Santos ise on numara futbolcu gerçekten defansa da yardım ediyor basıyor koşuyor gol pozisyonuna giriyor. Uğur Boral’a göre de çok daha dengeli. Guiza çok iş yapmadı aslında attığı iki gole rağmen çok koşuyor ediyor ama bence iyi bir Semih daha faydalı olur fenerbahçede. Son olarakta kaptana gelelim bir Galatasaraylı olarak Alex’i her zaman takdir etmişimdir. Pasları akıllı koşuları bitirici hamleleri gerçekten harika. Tek eksiği yeterince koşmuyor ve mücadeleci değil zaten onu da yapsa şu an Avrupa devlerinin birindeydi. Daha ilk dakikada maçı kazandırdı Fenerbahçe’ye belki gol de kaçırdı ama olur o kadar diyelim.

Denizlispor’a gelince fena bir takımları yok aslında ama ortasahanın ortasında sorunları var. İleri geri dönük oynayabilecek bir adam lazım kesinlikle Fatih’e bırakmışlar bütün yükü bundan dolayı da Emre ve Cristian dümdüz geçtiler sürekli ortasahayı. Kanatlarda Bangoura ve Braga çok etkiliydiler. Ama yalnız kaldılar beklerinden yardım alamadılar ileride yeterince çoğalamadılar ve fazla pozisyona giremediler forvetteki Angelovda biraz bencil sanki birkaç kere uzaktan şut denedi uygun pozisyonda arkadaşları olmasına rağmen. Defanstaki yeni transferleri çok iyiydi. 26 yaşında ve 97 kere Benin mili takımı formasını giymiş sanırım yaşına göre gerçekten çok yüksek bir sayı. Çok çabuk bir adam biraz pozisyon bilgisi eksik olsa da önemli bir oyuncu olacaktır Denizlispor için.

Genel olarak geçen yıldan tamamen arınmış bir Fenerbahçe vardı sahada. Yeni bir yapılanma sürecinde olan Denizlispor fazla dayanamadı Fenerbahçe’nin temposuna. Yine de birçok eksiği var Fenerbahçe’nin henüz güçlü bir rakip çıkmadı karşılarına ama yeni transferlere rağmen takım büyük bir uyum içinde şimdiden bu çok büyük bir avantaj. Defanstaki sorunlarını çözebilirse Galatasaray ile beraber ligin en büyük favorisiler. Denizlispor ise zamanla daha iyi olacaktır özellikle gereken box to box oyuncusunu bulurlarsa. Ama ışık var onlarda da biraz daha uyum sağlarlarsa orta sıralarda bulunacaklardır.

Saygılar..

Gaziantepspor - Galatasaray

Sessiz sedasız ilerlemeye devam ediyor Galatasaray ileride neler olacağını belli etmemeye futbol dünyasını korkutmamaya çalışıyor ama her geçen gün o kadar çok şey katıyor ki futboluna. Sonuç iyi üç puan ve bu 5. resmi maç. Kimileri skora aldanıp Netanya maçında daha iyiydi Galatasaray diyebilir ama bana göre dün gece daha iyiydi. Çünkü yapmak istediklerini becerebilmeye günden güne alışıyor Galatasaray.

Oyun çok hızlı başladı. Antep teknik direktörü kanattan devşirme iki futbolcuyu (Olcan ve Mehmet Yozgatlı) beklerde başlattı. Tüm medya aynı şeyi söylüyor bunu bir türk teknik adam yapsa şu an kovulmuştu. Çok doğru ama bu türk futbolu adına atılmış önemli bir adım bana göre. Serdar Kurtuluş neden oynamadı ve bilmiyorum orası ayrı sakattı sanırım ya da hazır değildi ama Galatasaray gibi bir rakip karşısında stoperinden değilde winger adamından bek oyuncusu yapmaya çalışıyorsan korkmadığını göstermiş olursun. Tabii ki ilk golde bu bek mevzusu başına iş açtı Antep’in ve yedi golü. Olcan yerine başka bir oyuncu olsa o kadar rahat olmazdı Baros o pozisyonda ancak maçın genelinde Olcan’ın hücuma yaptığı katkıya bakarsak çokta yanlış bir tercih olmamış. Arda’nın attığı gol tam bir 4-3-3 golüydü çizgiye kadar in penaltı noktasına doğru yerden pas at ve… Netanya maçlarında bunun örnekleri daha çoktu Galatasaray gittikçe alışıyor bu sisteme. Golle birlikte Galatasaray akınları devam etti ve yıllar boyu kanayan yaramız olan duran toptan ikinci gol geldi. Bu sene şu ana kadar 5 yaptı Galatasaray ve belki de geçen yıl attıklarının yarısı kadar duran toptan gol buldular. Bu önemli bir ilerleme. Ayrıca Mustafa Sarp’ın gol atması da beni ayrıca sevindirdi Mehmet Güven’den sonra bu adam ilaç gibi oldu yedek ön libero konusunda.

2-0’dan sonra biraz duraksadı maç. Antep de o aralar pozisyonlar buluyordu tabii ki Tabata Beto ve Julio. Bu adamlar çok can yakar bu sene. Üçü de teknik ve süratli adamlar, mental açıdan da oldukça iyiler. Bir anadolu takımına göre gerçekten üstdüzey oyuncular. Bu üçlü Galatasarayı zorlamaya başladı ve sonuçta mükemmel bir gol geldi. Dünyada bu topu tutacak kaleci yoktur herhalde. Julio’yu izlerken birçok yetenek gördüm o adamda hızlı teknik güçlü iyi de şut çekiyor daha ne olsun! Devamında ilk devre sonuna kadar oyun duraksadı biraz.

İkinci yarı ise sanırım sıcaktan ve kondüsyon eksikliğinden dolayı ilk yarıdaki tempo bir türlü yakalanamadı. Muratı sağ beke koyup Mehmet’i çıkardı oyundan Cocueiro ve forveti çiftledi. Çok işe yaradı mı hayır ama ilerde daha fazla gözüktü Antep. Galatasaray ise istediklerini yapamamaya başladı nitekim kanatlara hiç inemedi nerdeyse hele Keita çıktıktan sonra. Takım alışık değil ya da yorgun diyelim ancak ilerdeki maçlarda kesinlikle oyunun yoğunluğunu kanatlara bindirmeli Galatasaray çok yetenekli adamlar var çünkü. Arda tamamıyla takımın lideriydi hele o kendi başına yakaladığı pozisyonda da atsa golünü çok daha güzel olacaktı ama bana göre topu sağa çekip kesme denemesi en doğrusuydu diğer yandan tek eksiği defansa yeterince yardım etmedi onu da normal karşılayalım bu sıcakta 3 günde bir maç! Sonlara doğru maç böyle bitecek derken yine Arda çıktı sahneye Ayhan’a verdi tekrar Ayhan’dan güzel bir pas aldı. 80. Dakikada 60 metre depar attı ve Nonda’ya alda at dedi. Nonda da güzel bir vuruşla attı golünü onda da ilerleme var çünkü geçen yılın sonları olsa onu bile atamazdı bence. Daha sonra ise Antep’in penaltısı. Bir Sabri klasiği. Bir futbolcu hakkında klasiği derken hep iyi şeylerden bahsedilir ama Sabri’de böyle olmuyor nasıl olsun o nasıl bir uçuştur uçan tekme atacak sanki adama! Gereksiz bir penaltı ve iki kerede atılan gol. (Bir lafımda Bünyamin Gezer’e ilki hatalıydı ikincisi de hatalıydı ya ilkinden sonra tekrar ettirme ya da bidaha tekrar ettir ayrıca bu nasıl bir hakemdir zaten anlamak güç oyuncu oyundan çıkacak sanki barlardaki gibi bodyguard adam vücudunu futbolcunun önüne koyuyur sana ne kardeşim istediği yerden çıksın!)

Maç bu golle bitti ve 3 puanla başladı Galatasaray geleneği bozmadı. Genel olarak baktığımda pas koordinasyonu bakımından daha kötü bir Galatasaray gördüm Servet bu ayağa pas olayını biraz daha başarmaya çalışmalı komik ama Gökhan’ı örnek almalı bu konuda. Sabri ne kadar saçma sapan bir hareket yapsa da bence iyiydi özellikle diğer kanattaki Hakan’a göre. Hakan Balta böyle bir adam değil belki de en güvendiğim adamlardan biriama dün çok kötüydü kendine çeki düzen vermeli. Mustafa Sarp yeteneği kısıtlı adam ama elinden geleni yaptı. Ayhan bildiğimiz Ayhan yaşlandıkça daha iyiye gidiyor. Keita ve Aydın’a gelince Aydın tutuktu ama önünde uzun bir yol var daha bugün Kewell’dan formayı kapabilmesi Rijkaard’ın ona güvenini gösterir. Keita ise çok iyiydi tam takım olunca kendisini daha da gösterecektir. Baros çocuğunu düşünüyor sanırım futbola odaklanamamış hala bir ay sabretcez artık. Kewell girdikten sonra çok kötüydü her topu ezdi onu da çok kişi olarak hücuma çıkamamıza bağlıyorum. Kaptana diyecek söz yok zaten zamanla daha da iyi olacak inşallah.

Antepte ise dediğim gibi ileri üçlü harikaydı. Defansın ortası hızlı ve güçlü adamlardan oluşuyor ama çok kademe hataları var ve mental olarak zayıflar. Murat Ceylan geçen seneki performansından aşağıdaydı. Olcan elinden geleni yaptı iyi bir hücumcu bek olabilir ama tabii ki onun asıl işi top tutmak gerektiğinde girsin oyuna zaman geçirsin. Zurita ilginç bir adam çok iyi oyun kuruyor ön libero olarak ancak bir önliberonun gerektirdiği mücadele gücü ve hırs yok. Kaleciler de genel olarak fena değildi.

Sonuç olarak haftanın belki de en güzel en heyecanlı maçıydı karşılıklı goller ve sıcağa rağmen mücadele. İki takım da çok iyi yoldalar 5 hafta sonra özellikle ağırlıklarını hissettirirler. Antep forvet arıyor sanırım yedek yapacaklar. Bence en önemli handikapları defansları o iki adamla gitmez stoper mevkisi. Bu arada teknik direktörleri de Mourinho’nun kankası stilleri çok benziyor. İlk 5’te olabilecek anadolu takımlarından biri Antep. Galatasaray’ın ise hala zamana ihtiyacı var bir stoper ve Elano ile bu takım uçar. Ama alışmaları lazım ve bunun için de 2 aylık bir süre lazım dileriz bu evreyi en iyi şekilde atlatır.

Saygılar..

9 Ağustos 2009 Pazar

Nerede O Sivas Nerede O Trabzon?

Geçen yıl Sivastaki maçı izlerken Trabzon’un kazanmasını istiyordum ama Sivas o maçı bir tür gövde gösterisine dönüştürmüştü aradan çok uzun bir zaman geçmedi sadece 4 ay. Ama değişen çok fazla şey olduğunu gördük dünkü maçta nerede o Sivas nerede o Trabzon.

Hazırlık maçlarını izlememiştim Trabzon’un ancak duyumlarımın hepsi Trabzonspor takımının ayağa hızlı pas yaparak top oynamaya çalıştığını söylüyordu. Nitekim dün gece de öyleydi modern futbolun gereği tek pasa adapte olmaya çalışmış Trabzonspor ve biraz biraz da başarmış hani bu kadar kısa sürede Sivas’a karşı Anderlecht’in yaptığını yaptılar hızlı ve tek pas oynadılar. Kalecilerine iş düşmedi dün gece bir kere düştü onda da büyük hatası var iyi bir kaleci bence nasıl yer böyle bir golü anlamak güç. Defans bloğu mükemmel Trabzonsporun mükemmel derken değişmemesi en büyük etken bunda üç büyüklerin ve Sivasın defansları değişime uğradı ama Trabzonsporda herşey aynı tek eksikleri belki de topu oyuna sokacak stoper yok ona da çok gerek yok açıkçası Tjikuzu tam bir dinamo herşeyi hallediyor. Ernst benim yedeğimdi derken biraz artislik sezmiştim ama haksız da sayılmaz kumaşı gerçekten iyi. Cale çok iyi bir adam çok olumlu katkıları vardı geçen yılki gibi devam ediyor. Trabzon’un Sabrisi Serkan’a söylenecek çok şey yok bu adam niye sağ bek oynar anlamıyorum. Colman ve Selçuk’a gelince ikisi de çok iyi oyuncular ve bulunması zor oyuncular oyunun iki yönünü de güzelce oynuyorlar zira Selçuk’un attığı gol tambir usta işiydi oraya koşu yapması çok akıllıcaydı. Ortasahanın kanatlarında ise Engin ve maçın en iyisi Alanzinho vardı. İlk geldiği zaman herkese bu adamı izleyin demiştim ama haklı çıkmamıştım bu yıl çıkacağım gibime geliyor. Top tekniği çok iyi biraz mental olarak eksiği var ama yaptıkları çok olumluydu. Engin biraz sönük kaldı nedendir bilinmez alınmayacak yerlerde sorumluluk aldı kararları yanlıştı. Umut’un da pek etkili olduğu söylenemez iyi niyetli mücadeleci bir adam Umut ama oynadığı takımın kalitesinde değil. Genel olarak çok iyi bir izlenim verdi Trabzonspor eğer böyle devam ederse en önemlisi istikrarlı olursa ilk 3’e girecektir. Ligin en hazır takımı belki de ve her geçen gün üstüne koyacaktır. Broos’u hiç tanımıyordum ama kumaşının iyi olduğunu ilk maçla gösterdi tabi Metin Hocayla Ünal Hoca’nın da bunda katkısı az değildir.

Sivasspora gelince geçen yıl kral olduğu kendi evindeki ilk maçında mağlup oldu. Hala bir çok eksiği var Sivas’ın. Bir kere yabancı oyuncusu yok dünyada boşta olan sayısız yabancı adam vardı Şampiyonlar Ligi’ne girebilme ihtimali olan hiçbir adam mı gelmedi bu takıma. Hiç olmadı Tjikuzu’yu alsalardı keşke İbb’den. Galatasaraydan Mehmet Güven bile olurdu yani takımda Sezer olmayınca gerçekten o bölgenin adamı olan bir futbolcu yok takımda. Defans desen 2 yıl önceki defans artı Uğur var onunda Abdurrahman’dan çok bir farkı yok. Sivas takımı geçen yılki gibi bir oyuncuya bel bağlamaya devam ediyor geçen yıllarda Mehmet’e top atarlardı Mehmet topu tutardı ve pozisyona girmeye çalışırlardı bu kez daha kötüsü var Ersen’e yönelik oynuyorlar ve bütün toplar havadan. Bülent Hoca zeki bir adam nasıl farkına varmaz bunun anlamıyorum dünyada böyle bir futbol kalmadı artık. Yerden ayağa pas yapmayı öğretmelisin takımına ama sıfır şu an. Cihan Yılmaz’a ayrı bir parantez açmak lazım böyle devam ederse Sivas’ın en iyi adamı olur top ayağına yakışıyor ve çok zeki bir adam çok iyi yönlendiriyor oyunu.
İki takımın da artılar eksileri vardı ancak Sivas’ın eksileri oldukça fazla kısa sürede transfer yapmazlarsa işleri çok zor. Bu arada statı yenilemişler tebrik etmek lazım ancak bu bir bakıma kötü olmuş onlar için çünkü Sivas geçen yıl bir çok maçını o çayır çimen sayesinde kazanmıştı. Trabzon’a gelince dileriz böyle devam eder ve zevkli bir lig yaşatır bizlere. İlk izlenimleri oldukça olumlu tabii önemli bir şey daha var Ceyhun’u bir şekilde ilk 11’e koysun Broos. Böyle komplike bir adam kolay kolay bulunmaz. Son olarak iki takım da inşallah elerler rakiplerini de 5 takımımızın olduğu bir Avrupa izleriz bu yıl.

Saygılar...

TSL START ALDI...

TSL sonunda start aldı. Belki de tarihi boyunca görmediği en kaliteli kadroları görecek bu yıl ligimiz ne bu kadar yıldız bir anda olmuştu ne de anadolu takımları bu kadar güçlüydü eski zamanlarda bu yüzden ligimiz çağ atlama yolunda emin adımlarla ilerliyor. Eğer böyle gidersek bir on yıl içinde kimbilir belki bundesligadan daha çok izlenen bir lig oluruz avrupada. İmkansız değil yeterki taraftarlar takımlarına sahip çıksın ve hiç yapmadıkları birşeyi yapsınlar “ sabretsin”ler. Neyse zamanla olur inşallah diyelim konumuza dönelim. Turkcell Süper Lig 2009-2010 sezonuna bir önceki yılın şampiyonu ile İstanbul’un taraftarsız ekibi arasındaki zevksiz mücadele ile başladı. Maalesef o ucube yerde Olimpiyatta!

Yine futboldan zevk aldırmamak için yapılmış o ucube stat yine futbolu engellemek için elinden geleni yapan o sert rüzgar ve 5 gün sonra yine beşiktaş için kötü bir skor. Süper kupa kadrosundan Bobo’yu çıkarıp Holosko’yu koymuş Denizli bu maça başlarken.( Bilmiyorum sizler ne düşünüyorsunuz ancak benim fikrim Mustafa Hoca lige konsantre olmamış keza süper kupa maçında da öleydi. Sanki fantezi deniyor takım üzerinde tabii ki önemli bir platform için; şampiyonlar ligi için. Ama bu puanları çok arar ilerde İbb her zaman böyle kötü oynamaz. ) Daha hızlı bir takım vardı sahada bu yüzden ilk dakikalardan maçın sonuna kadar belki de maçın hakimi beşiktaştı daha doğrusu bir hakimi olmayan maçta biraz daha iyi olan takım beşiktaştı. Kaleden başlayalım: Hakan Arıkan belki de Türkiye tarihinin en şanssız kalecilerinden biri o iki maçtan sonra da pek güvenemiyorum gerçekten Hakan’a ve Beşiktaş’ın ikinci kalecisi olabileceğine inanmıyorum ama 3 yıldır takımda herhalde bir bildikleri vardır yine de korkmuyo değilim Barcelona falan gelirde yine kalede Hakan olur diye şampiyonlar liginde. Neyse çok fazla iş düşmedi maç içinde Hakan’ a açıkçası zaten bir kere iş düştü onda da penaltı misali terse atladı göremedi herhalde topu yine de hatalı bence oyunun biraz daha içinde olmalıydı. Beşiktaşlılar dua etsin Rüştü sakatlanmasın o da bir el bombası ama Hakan kadar ümitsiz değil!

Defansa gelince İsmail iyi adam gelecek için de büyük ümit vaadediyor ancak tecrübesiz Mustafa Hoca ibrahim Üzülmez gelince onu yedeğe atabilir! Erhan çok iyiydi gerçekten iyiydi derken elinden gelebilecek yetenekleri doğrultusunda olan herşeyi yaptı ama Beşiktaş düzeyinde futbolcu mu kesinlikle hayır. Serdar Kurtuluş çok daha yetenekli ve gelecek vaadeden bir oyuncuydu. Defansın ortası hakkında yorum yapılamaz beşiktaş hakkında ikisi de iyi adamlar ama bir dereceye kadar ondan neler olacağını kestirmek zor. Şampiyonlar liginde çok canını yakarlar ama Ferrari ve Sivok’un. Maçta İbrahim Akın’ın golde yaptığını maç içinde birkaç kez yapabilecek rakipler olacak karşılarında! İkisi de iyi niyetliler ama YETMEZ!

Orta üçlüde Tello Ernst ve Fink vardı. Tello berbattı geçen yılki Tello nerde diyorum parası artmadı diye böyle oynacaksa şimdi aldığı parayı da vermesinler bu adama. Ernst her zamanki Ersnt beşiktaşın iyilerindendi ama çok büyük bir eksiği var bilmiyorum belki de hocanın eksikliğidir bu. Ernst gibi zeki bir adam İbrahim Akın’ın oradan sağ ayağıyla şut çekmeyeceğini bilirdi ve orada gümbürleme kaymazdı! Belki Mustafa Hoca bu maçtan sonra bunu futbolcularına iyice anlatır ama bu golden sonra Ernst’e ders olması lazım ve sonraki maçlardaki rakiplerindeki futbolcuları iyi analiz etmesi lazım. Fink de fena değildi güzel bir gol attı falso gerçekten garipti topun özelliği sanırım. Ancak çabuk yoruldu İncemandan başka da alternatifi yok tabi belli olmaz Denizli bu çıkarır koyar olmayacak bir adamı.

Forvette ise Nobre’ye bel bağlarsa eğer beşiktaş yandı bu sene. Çok iyi bir santrafor Nobre ancak sabit duruyor arkadaşlarına boş alanlar bırakması lazım biraz daha benceDenizli başka bir yabancıyı yedeğe çekip Boboyu koymalı forvete. Holosko beşiktaşın en iyilerinden biriydi keza niye çıkarıldığını anlayamadım bile maçın kaderini değiştirebilecek tek adamdı sanki. Yusuf geçen seneki gibi değil bence ortada kullanılmalı kanatta çok çabuk yoruluyor çünkü ama işte Denizli’nin bir bildiği vardır diyelim. Sonradan giren Bobo ve Nihat’a yorum yapmaya bile gerek yok ikisi de sıfırdılar Porto maçında harika oynayan Bobo formunu yakalar ama Nihat’ın eski günlerine dönmesi o kadar kolay olmayacak sanki!

İbbye gelirsek geçen yıla oranla zayıflamışlar ya da yeni yapılanma süreci diyelim buna Hasagic Taner falan da yoktu aslında keza stoperleri de sakat bu adamlar katılınca daha iyi olacaktır ama eğer her maç böyle İbrahim Akın’a bel bağlarlarsa başka kreatif bir adam bulamazlarsa çok zorlanırlar. Yine de Abdullah Avcı gibi bir adam var başlarında güvenim sonsuz kendisine birşeyler düşünüyordur. İbrahim demişken bugün sahanın en iyisiydi eğer hep böyle oynarsa milli takımda yerini alacaktır ve üç büyüklerin yolunu tutacaktır yeter ki gamsızlığından vazgeçsin ve istikrarlı olsun! Mahmuta da değinmek lazım göz açtırmadı rakip forvetlere neredeyse ve kendisi daha çok genç 87 doğumlu bir yetenek daha geliyor sanki! Nsumbuyu da ilk 11de kullanmalı bence Abdullah Hoca Kanfory’den daha iyi bir süpürücü.

Sonuç olarak 4-3-3 oynayan iki takımla start aldı TSL iyi futbol yoktu belki ama sıcaklar ve kondüsyon eksikliği diyelim. Zamanla iki takım da daha iyi olacaktır.He bir de beşiktaş Yıldıray’ı alacakmış sanırım Deco Dos Santos derken Yıldıray gelirse bilmiyorum taraftarın tepkisi ne olacaktır.

Saygılar…

2 Ağustos 2009 Pazar

SÜPER KUPA...

Sezona güzel ve zevkli geçeceğini düşündüğüm bir maç ile başlıyoruz: Beşiktaş - Fenerbahçe. Kimine göre iki kupayı da kazanan Beşiktaş bu maçın zaten favorisiydi kimisine göre ise ikinci olan sivas oynamalıydı Beşiktaşla (ki bence de böyle olmalıydı) ama federasyonun uyguladığı kural gereği türkiye kupası finalisti ve çifte kupa şampiyonu beşiktaş oynuyor. Birisi 3te 3 yapmak isterken diğeri taraftarına karşı geçen yıl olanlardan dolayı kendisini affettirmek istiyor.
Her yönden ilginç bir mücadele olacak bugün. Herhangi bir takımın favori olduğunu söyleyemeyiz. Eğer tam takım olsalar Beşiktaş favori derdim ama Toraman, Delgado ve bence geçen yıl en iyi oyuncularından biri olan Ekrem sakat. Neyse iki takımı ayrıntılı olarak inceleyelim her yönüyle. Fenerbahçeden başlayalım.
Kalede Volkan olacak ne kadar refleksleri iyi olsa da mental açıdan çok zayıf bir kaleci Volkan bir kaleci bu kadar kırmızı kart görmez ve maç içinde bu kadar konsantrasyon eksikliği yaşamaz. Fenerbahçe defansif anlamda da çok iyi değil şu an gördüğüm kadarıyla bugün Vederson’un oynayacağını düşünürsek tek sağlam oyuncu Gökhan gibi duruyor. Bilica ve Önder ağır futbolcular ki bence Bekir Önderden daha iyi bir adam. Solda Vederson mu Santos mu çıkacak emin değilim ama Santos’u ortasahada kullanacağını düşünüyorum Daum’un. Volkanla beraber defansı gerçekten sorun olabilir.
Ortasaha ve forvette ise öldürücü bir güç var nerdeyse Fenerde şu an çok formda olan futbolculardan oluşuyor. Christian, Santos, Kazım, Emre, Alex, Guiza. Beşiktaş savunması iyi marke edemezse Fener çok gol atar. Tabii ki bir noktaya daha değinmek istiyorum Christian önlibero oynuyor ama çok yumuşak bir oyuncu bir Ernst, Topal, Aurelio gibi değil bu da sorun teşkil edebilir Fenerbahçe için. Diğer yandan Kazım ve Emre çok iyi durumda ve büyük katkı sağlayacaklardır. İsmail Köybaşı’nın Kazımı durdurup durduramayacağını da çok merak ediyorum bu maç öncesinde. Fenerbahçe kesinlikle gol yer kazanması için daha çok atması lazım. Önde ise Alex ve Guiza olacak belki de maçın kilit noktalarından biri de bu Alex eski günlerine dönmüş gibi Guizayı ise hala çözemedim ya yetenekli ya çok şanslı iki yıldır bunu anlayamadım çünkü attığı gollerde bir ustalık yok bazen şansa diyesi geliyor insanın bakalım ilerleyen zamanlarda anlarız belki.
Beşiktaşa gelince kalede ikinci baharını yaşayan Rüştü olacak. Defansta Erhan Güven, Ferrari, Sivok ve İsmail birbirlerine adapte olamamışlar daha hazırlık maçlarından görünen bu. Erhan’ın defansif ve ofansif anlamda bir adım eksiklikleri var. Karşısında Santos ve Vederson gibi hızlı iki adam olacak işi gerçekten zor. Holosko’nun yardım etmesi lazım sürekli. Demin de söylediğim gibi İsmail ve Kazım’ın neler yapacağını çok merak ediyorum tabi arkadan gelen Gökhan’ı da Yusuf veya Tello hangisi oynayacaksa zorlamalı ve hücuma çıkmasını engellemeli. Ortasahanın ortasındaki mücadeleden galip çıkacak takım Beşiktaş. Fink ve Ernst gerçekten sert oyuncular Christian ve Emreye göre özellikle. Ofansif anlamda Emreyi marke edebilirlerse iyi iş yapmış olurlar çünkü Emre çok iyi pres yapan ve oyunu iki okuyan bir oyuncu. Onu kilitlemek Fenerbahçenin atağa çıkmasını zorlaştırır.
Kanatlarda Holosko ve Yusuf’u bekliyorum ben Beşiktaşta. Onların önünde ise Tello ve Nobre. Bobo’yu oynatmak istiyorsa yabancılardan birini kesmeli Denizli bu yabancı olayı gerçekten büyük sorun Beşiktaş için. Holosko ve Yusuf’un işleri bu maç zor. Karşılarından iyi bekler olacak. Yusuf kesinlikle Gökhan’ı zorlayacaktır. Zira bu kadar çalım yemek herkesin canını sıkar=). Holosko’nun neler yapacağı ise Santos ve Vederson’un performansına bağlı eğer iyi anlaşamazlarsa Holosko ikisini de süpürür. Önde ise Tello ve Nobre’yi bekliyorum ki ikiside çok önemli ve Fenerbahçeyi zorlayacak oyuncular. Tello ortaları arapasları ve şutlarından ziyade yerinde koşuları ve mücadele gücüyle çok iyi bir futbolcu ama mental olarak eksik hızlı düşünemiyor. Nobre ise parçalayıcı bir forvet ve Bilica ile Önder’in işi gerçekten zor Nobre karşısında hele yedekten Nihat da gelirse bilmiyorum neler olur.
İki takımın yedeklerinde de maçın kaderini değiştirebilecek futbolcular mevcut mesela Mehmet Topuz ve Deivid. Yedekten gelip son yarım saatte birçok şeyi değiştirebilirler. Değinmek istediğim bir nokta daha var ben nolursa olsun Kazım yerine Mehmet Topuz’un kullanmasını beklerim ama Daum beğenmiyor sanırım. Bu kadar para verip bu futbolcuyu aldıysan neden oynatmazsın ayrıca Mehmet Topuz’u oynatmak Beşiktaşın da canını sıkacaktır bu akşam. Malum o formayı da giymişti bir ay önce. Beşiktaşta ise Bobo, Nihat ve Serdar Özkan. Üçü de maçın kaderini değiştirebilecek oyuncular tabii ki Serdar yeteneklerini kullanmayı becerirse. Duran toplar da maçın kaderini belirlemede etkili olacaktır akılllı oynayan ve daha çok mücadele eden kazanacaktır ki ben Beşiktaş’ı bir adım önde görüyorum. Beşiktaş 3-2 Fenerbahçe. Bu skorla maç biter diye düşünüyorum.
Saygılar.

1 Ağustos 2009 Cumartesi

"SUSAMIŞLIK VE BAŞARI" GELİYORUZ!!!

Herşey Ali Sami Yendeki o geceyle başlamıştı. Küme düşeceği belki de o zamandan belli olan Körfez ekibi Galatasarayımızı kendi mabedimizde 5lemişti. Bugünün ilk adımı belki de o zaman atılmıştı. O an herşeye karar verilmişti belki de artık amaç günü kurtarmak olmayacaktı amaç geleceği kurtarmak olacaktı ve gidipte yabancı bir teknik direktörle anlaşmak yerine belki de gelecekte iyi bir tecrübe kazandıktan sonra takımın başına gelmesi planlanan büyük kaptanla anlaşılmıştı. Bülent Hoca’nın gelişinden sonra bir türlü dikiş tutturamadık ve hepimiz belki de bu günlerin gelmesini bekliyorduk. Sezonu ummadığımız bir yerde bitirdik en kötüsü de buydu belki ama birşeyler ters gitmişti bu yıl gerçekten ya da hiçbirşey doğru gitmemişti diyelim. Ama belki de bu yeni bir başlangıcın ayak sesleriydi.
5 Haziran günü açıklandı kıvırcık saçlı futbol ustasının Florya’nın tek patronu olacağı. Sevindirici haber bununla bitmiyordu artık tüm dünyanın tanıdığı bir teknik direktörümüzün yanında yine tüm dünyanın tanıdığı asistanımız ve fizyoterapistlerimiz vardı. Derwallden sonra klübümüzde ikinci bir efsane vardı artık. İstanbul’a gelişine ilk antrenmanına çıkana kadar belki de kimse inanmıyordu onun Galatasarayımıza geldiğine (ben dahil). Galatasaray’a gelişiyle tüm camiayı inanılmaz sevindirmişti. Kötü bir dönem yaşayanlar buluşmuştu belki de.
Galatasaray ve Rijkaard.. Birisi herkesin favorisi olmasına rağmen ligi umduğundan çok geride bitirmiş, türkiye kupasında erkenden elenmiş ve Avrupa’da gönüllerimizin favorisi olmasına rağmen şanssızlıkla elenmişti. Diğeri ise dünyanın en büyük takımından (!) gönderildikten sonra hayatında çalkantılı bir döneme girmiş ve kendisini uzun zamandır toparlayamamıştı. İkisini de bu durumlarından kurtaracak tek şey vardı o da futbol. Nihayet buluştular ve yola birlikte en güzel şekilde başladılar. Yeni bir sistem yeni bir kadro yeni bir teknik heyet yeni bir taraftar kısacası yeni bir camia vardı artık. Tek amaçları Galatasaray olan başarı olan yeni bir camia. Bunu Kazak temsilcisine karşı oynadığımız ikinci maçta fazlasıyla görüyorduk tek yürektik mabedimizde. O gün statta çok iyi bir futbol izleyemedim ama birbirine kenetlenmiş müthiş bir camia gördüm. Daha 19una yeni basmış bir çocuk taraftarı önündeki ilk maçına çıkıyor ve oynadığı bölgenin arkasındaki tribündeki pankartı görüyordu. Kimbilir nasıl bir mutuluktu bu onun için. En küçüğünden en büyüğüne kadar herkesi sahiplenmişti zaten taraftar ve büyük başarılar da ancak böyle gelebilirdi.
Bütün bunları anlatmamın sebebi dün gece ve Elano transferi aslında. Hani dedim ya demin belki saha da iyi futbol yoktu ama müthiş bir camia vardı diye dün gece ise maçın İsrail’de olmasına rağmen müthiş bir camia müthiş bir futbol ve müthiş bir transfer haberi vardı. Rakip ne kadar zayıf olursa olsun futbolcular yeni sisteme yavaş yavaş alışmaya başladıklarının sinyalini veriyor taraftar mesafe tanımaksızın İsrail’e gidip ev sahibi takımdan daha fazla takımını destekliyor Brezilya milli takımının yıllarca formasını giymiş dünyaca ünlü bir yıldız ise yeni takımına gelmek için hazırlanıyordu. Hani 2000 ruhu diyoruz ya işte o fazlasıyla geri geliyordu artık. Dün gece bunların hepsinden fazlasıyla örnekler vardı. Takım içi yardımlaşma Rijkaard’ın 90 dakika uyarılarda bulunması ve taraftarın müthiş desteği.
Artık inancım daha da güçleniyor susamışlığımız bitecek artık buna daha fazla inanıyorum. Biz zaten bu başarıları hakettik kazandık ve daha büyük başarılara ulaşmak istiyoruz artık. Her türlü hamlemiz de bu adıma uygun bize tek şey kalıyor artık Galatasarayımızı her zaman desteklemek. Her adımda onun yanında olmak.
SUSAMIŞLIĞIMIZ BİTİYOR ARTIK BAŞARI GELİYOR BİZ GELİYORUZZZ…